BİR SÜRÜ AD
Pazartesiler karışmış Salılara
ve hafta bütün bir yılla: kesemez zamanı bezgin makaslarınız sizin ve günün bütün adları yıkanıp gider gecenin sularıyla. Kimse ben Pedro’yum diyemez, Rosa değil, Maria değil kimse, ya tozuz, ya kumuz hepimiz, hepimiz yağmuruz yağmur altında. Venezuelalardan söz ettiler bana, Paraguaylardan, Şililerden, bir şey anlamıyorum dediklerinden: yeryüzünün derisini biliyorum yalnız ve onun adsız olduğunu. Kökler arasında yaşarken çiçeklerden daha zevk duyduydum, çan gibi çalardı ne zaman bir taşla konuşsam. Çok uzundur kış boyu sürüp giden bahar: zaman kaybetmiş ayakkabılarını: bir yıl dört yüzyıl eder. Uyurken beni her gece nasıl çağırırlar ya da çağırmazlar? Ben ben değilsem uykuda uyanınca peki kimim ben? Diyorum, güçbela ayak bastığımız şu yaşamda, gelelim yeni doğmuş gibi, doldurmayalım ağzımızı, bir sürü belli belirsiz adla bir sürü kasvetli resmiyet bir sürü cafcaflı kelam senindiyle benimdiyle bir sürü kağıt imzalamakla. Her şeyi karıştıran bir kafam var benim, birleştirip hayat veren içiçe sokan, soyan, ta ki dünyanın ışığı okyanusun birliğine varsın, bir esirgemez bütünlüğe, bir çatırdayan miskokuya. |