Sessiz Veda...
Sessiz sedasız vedanın üstünden,
Ne kadar zaman geçti pek hatırlamıyorum.. Senden sonra, Ne saatle aram iyiydi nede takvimle… Bana göre aylardan şubat ve saat hala sekizdi… Hayatımdaki her şey aynıydı. Bir tek sen ve gülüşüm yoktu… Seni sevmek aynı, seni özlemek bile aynı… Sen giderken akrep bile küsmüştü yelkovana… Saat sekizi vururken sustular… Sessizlikte tik taklara muhtaçtım. Oysa sen geldiğinde dünyanın en mutlu insanıydım. Sanki lunaparka götürülmüş bir çocuk gibi, Bebeğini ilk defa kucağına alan bir anne gibi, Çocuğuna ilk bisikletini alan bir baba gibi, Öyle bir mutluluktu ki, Tarifi imkansız… Gidişinde de öyle çaresiz kaldım ki… Sanki şehit evladını toprağa veren bir anne gibi, Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi, Evine yemek götüremeyen bir baba gibi, Öylesine dağıtmıştı ki vedan beni… Toparlanamadım.. Belki de toparlanmak için çabalamadım.. Üzülür, pişman olur, dönersin sandım ama… Hep kahrolası bu ama’lar ve keşke’ler… Gittiğinden beri ne keşkeler düşüyor dilimden ne de amalar… Hatta öyle çaresizim ki… Giderken sırtıma saplayıp taa kalbime kadar ilerleyen, O hançeri bile çıkartmadım yerinden… O lanet olası hançer bile bana seni hatırlatıyor… Bana söylediğin aşk sözlerini geçtim de, Aklımda en çok kalan “Artık Senden Vazgeçtim” diyişindi… |
Bilal YILMAZ