Hak Dostu
Hak dostu ezelin komşusu, ebed yolcusu,
Azığı, asâsı, yolu Allah’a emanet... Hep tecelli avlar gönlünde ışıktan pusu, Kemankeşi, yayı, oltası, ağı muhabbet... Gözleri nergis gibi süzgün, çehresi apak, Gönlünün kanatları meleklerinkine eş; Sanki bir miraç şehsuvarı altında burak, Nazarı ufuklar ötesi, ruhunda ateş. Tıpkı bir mangal gibi derinliklerinde kor, Duyguları bahar bulutları gibi yüklü; Toprak kadar mahviyet içinde, ama vakur, İçi dalga dalga ummanlardan da köpüklü... Işıktan dünyasında madde-mânâ iç içe, Beyan çeşmesinden "ledün" kevserleri akar; Sureti, uhrevîliğine ince bir peçe, Bir gözü dünyaya, öbürü ukbâya bakar... Hep bir çevgâna benzeyen boynunun halkası, Sonsuza ulaşma azmiyle yay gibi gergin; Kaynaya kaynaya buharlaşmadır sevdası, Kendince zerre olan gönlü, semalardan da rengin... Nazarı, meleklerin dolaştığı noktada, İklimi, dudağı kurumuşların durağı; Ve her zaman kervanlar konar-kalkar ard arda, Hızır çeşmesine benzer büyülü otağı. Gözlerinin içinde sihirli seslenişler, Çevresinde âdeta bir uhrevî tenhalık; Bu uhrevî koyda hep ümitli bekleyişler, Burası O’na bir kapı, kapı da aralık... Gel sen de kır elindeki benlik kâsesini! Yürü O’na açılan yolda son hadde kadar! Duyacaksın her bucakta ezelin sesini, Ve tüllenecek ufkunda solmayan bin bahar... |