Gençligim
Dalmiştim rengârenk hülyâlara bir dönemde,
Rûhumda dinleyerek sonsuzluk mûsikîsi; Coşmuş ve haykirmiştim çelikten sadâ ile... Bir sürü düşünce tüllenirken benligimde; Ama bilmem ki kaçinin duyulmuştu sesi, Hâlâ bir sir yumagi sanki o günkü çile. Görürdü çocukluk devrimi idrâk edenler, Hayâlin kollarinda bugünü kucaklarken; Dogrusu, o gün bir rüyâ saniyordu bunu, Kelebekler gibi işiga dogru gidenler; Henüz âlem uykudayken... ve o kadar erken, Göremezdik onlar ve ben bu rengârenk sonu. Kutlu horoz ötüyordu bir ezan sesiyle, Sadâ yankilanip çarpti mezar taşlarina Bir karanliklar yumagi içindeyken eşyâ... Hayat üflüyordu ilhâm kokan nefesiyle Işik ordusundan nurlu arkadaşlarina Artik diriliş solukluyordu bütün dünyâ... |