Emekliyoruz
Kaç mevsim oldu yollarda zelil ve derbeder,
Gökte uçanlara inat hep emekliyoruz. Hâlimiz mezardakilerin hâlinden beter, Bir sırlı nur kapısı açılsın bekliyoruz... Ayaklarımızda zincir, boynumuzda kement, Sürüm sürümüz, sürüm sürüm bütün insanlık. Yazık! Süründürülüyor bu koskoca millet, Mukaddesler târ u mâr, düşünceler karanlık. Yollarda bekleyenler de var süzülmüş gözler, Sinelerinde sızı, çehrelerinde hasret... Yürüyorlar arkalarında ışıktan izler; Yürüyorlar ve Cennet kevserleriyle sermest. "Âb-ı hayat" içip ölümsüzlüğe ermişler, Hülyaları pırıl pırıl, ufuklarında nûr Daha şimdiden varıp cennetlere girmişler, Esiyor çevrelerinde üfül üfül huzûr. İklimleri hazan bilmeyen bahçeler-bağlar, Neş’eyle güler semâ, vuslatla coşar zemin... Bu dünyâda her mevsim, ayrı bir bahar çağlar, Âdetâ burada her şey gökler kadar derin... |