Çekişen Dünyâlar
Acıyan O, gözeten O, gerisi hep hissiz,
Bir tane merhametli, bir sürü merhametsiz. Kalbler derin bir şevkle O’nu hecelemekte, İnançsız dimağlarsa, ömür boyu hayrette. Yapayalnızlar, beşikten tâ mezara kadar, Bu kara yalnızlıkta bir yığın ızdırâp var... Dünyâ derin bir kuyu, sonu ölüm çukuru, Yollar zaman tüneli, boru içinde boru. Önde karadelik, arkada ölüm ejderi, Ne bir adım ileri, ne de bir adım geri... Ufku şafak bilmez, hazan sarmış baharını, Bedbinlik, ümîdsizlik karartmış her yanını. Bizim ufkumuzda renkler: Mavi, kırmızı, mor, Her yerde renkten cümbüşler O’nu heceliyor. Çevremiz pırıl pırıl nûr, buğu buğu huzûr, Gök-yer raksa gelmiş her yanda ayrı bir sürûr!.. Kevserler çağlıyor, kevserler etrafında biz, Suyu kesilmez çeşme akıyor sessiz sessiz... Koş, yetiş sen de ışık ordusuna ve kurtul..! Kulluklardan sıyrıl, sadece Allah’a kul ol! Her şeyde bir ölgünleşme, her şeyde tükeniş, Tek bir yol var: Ölümsüzler kervanina yetiş! |