Bir Kaşık İrfan
Haberi yok çoğunun bu yaşanan dünyâdan,
Hezeyanla geçiyor sabahlar ve akşamlar. Seyrediyor varlığı sisli-paslı bir camdan, Dolapta dönen yolda, yolunu kesmiş yollar... Birşey gördüm sanıyor, gördüğü sis ve duman, Zannınca yol alıyor, mesâfeler ayarsız; Bir ömür boyu alıp satıyor hiç durmadan; Ama, kantarlar vefâsız, kıstaslar vefâsız... Gerçeklere kapalı rüyâlarla avunur, Büyüklüğü sadece ikindi gölgesinde; Alternatif yokluk, yoklukta çalım ve gurur, Derenin dibindeyken, dağların zirvesinde... Âlemi hor görme, bencillik, kibir ve caka, Küçüklüğe emâre ne varsa hepsi onda. Ne halka yararlı bir işi var ne de Hakk’a; O pesbayağı ruh, görünme sevdâsında. Çehresine bakarsan kömür elenmiş gibi, Manâsız bakışlarında Mecnûn’ca gülüşler; Bir kaşik çalsan irfânina görünür dibi, Sirf bir aldatmaca o aydinca görünüşler. |