Aşk
Aşk gönüllerde bir ateş ve ruhlarda ışık,
Hicranla yanar âşık, ümitlerinde bahar... Sînesinde gam, hüzün; ufku vuslata açık, Gezer çölden çöle avare her zaman zâr zâr... Feryadı sırrının sesi, sırrı kıpkızıl kor, Dolaşır, dolaştığı gibi âhu peşinde... Mest u mahmurdur dudağında bir kızıl fağfur, Her gece bir visal yaşar Cânân’la düşünde. Hayaletler gibi sarar ruhunu kuşkular, Sîmasinda fecir sevinci, akşam tasasi; Yer yer bir meçhule tâli’ kapı aralar, Firdevs’ten rengi, Firdevs’ten suyu, havası. Bazen yeisle kırılır, onulmaz kırığı, Bazen ufku ışık, râyiha, renkle tüllenir; Bazen tâ ötelerde duyulur hıçkırığı, Yapraklar gibi sararır, mumlar gibi erir. Hep hazan yaşar ama, hiç solmaz çiçekleri, Dilinde her zaman hasret u hicran bestesi; Kederi çok olsa da köpürür sevinçleri, Aşkın ölümsüzlüğüyle tınlar çelikten sesi. Gözlerinin içinde bir uhrevî enginlik, Süzer çevresini ve derin derin gülümser... Duygularında sonsuzluk gibi bir zenginlik, Kâh çaylar gibi coşar, kâh yeller gibi eser. Ey aşk artık anladım meğer sen her şeymişsin, Hem öldüren bir zehir, hem dirilten bir iksir; Allah’a götüren yollarda soluğun, sesin, Diriliş üflemekte ölü ruhlara bir bir... |