(H)içimin içiher zaman olasılıklar tarafından çağrılan bir beden onun bedeni güçlü ve zayıf aynı kökten büyür gövdesinde hiçbir doğru yüzüne dönüşmez ya da yüzü hiçbir yanlışa dönmez dilsiz enginliğinde sığlığı maskelemek için uğraşmaz ciğerlerine ördüğü kenevir duvarlara dokunmazsanız eğer orak ve çekiç ay ve yıldız ying ve yang heksagram dharma haç ya da tespih gibi mimiklerinde ötücü hiçbir ifade karakterinin hiçbir işareti yoktur tüm serveti bir kadın silueti bazen umutları üzerinde o gölge iç geçirir sanırsınız ki siz her gölge serinletir bazı gölgeler terletir ve o ter pis kokar akmadığında dişi bir kanala ne zaman bıraksa kalbini yarına zaman oyulmuş içi boş bir matruşka avuçlarında teni dudakları saçları ve kalçaları hiçbiri birbirine benzemiyor ama hepsinin gözleri kahverengi çoğu zaman bensiz yürüyemiyor çocukluğa özlemi kırılgan içine tırmandığında bana diyor ki hadi oynayalım ama bilmiyor çocuk işte anlamıyor hiçbir koltuk değneği oyuncak değildir ayakkabı numarası hiç olmamış biri için mç-jir-fhrn |
“Sen dünyada benim adımı hiç mi duymadın? Ben bir hiçim, hiçim, hiçim!..”
Mevlana, onca ilim ve irfan derinliğine rağmen, kendini “hiç” olarak görüyor.
Bizler...
Koca bir hiçte olsak (H)içimize sığdırdığımız binler var. Ve neyimiz varki elimizde, göz, dudak, kalça, göğüs, el ,ayak ki bizim bile değille bildiğimiz üzre...
temiz tutabilmek adına (h)içimizi, hiçliğimizi tüm servetimiz ne ise sahip çıkmalıyız, emaeti tesilim edene kadar..
eyvallah..