Uzlet
Hücrelerimi dolduran bir yalnızlık bu
Yalınayaklı çocukların Çamura düşmüş hayalleri gibi Kırbacında acımtırak zakkum tadı ile Yokluğunda terli vücuduma inen Sütten kesilmiş bir yalnızlık bu Zaman tur attı etrafımda Vakit bildiğimiz vakitlikten sıyrıldı Yorgun bir fahişenin Çapaklanmış gözleri ile bakılmakta dünyaya Bitkin mazlum Ve yorgun Adım adım yakalamaya çalışırken Masa altı eğlencelerimi Zülkarneynin iki ucunda kaybettim seni Gelişini değil artık Gittiğin yolları gözlemekte yüreğim Hangi mavi söylesene Hangi mavi yarılmıştı ortadan Kulaklarıma ilahi sevdayı Nedir durmadan yansıtan Kurak bir çöl şimdi gökyüzü Yıldızlar zerre kum tanesi misali Yayılmakta etrafa Fırtına misali esen yüreğimde Bilirim bu son vedam olacak kendime Kırık bir asanın beline Körüklerken kamburlaşmış bedenimi Yağmur yok artık Mavi de yok Siyah bir kasnağa işlenen Kırmızı acılardan başka bir şey yok Gidiyorum ey yar! Omuzlayarak senden arta kalan sevdamı Güneşin doğmayı unutacağı ilk yeri aramaya Çekiliyorum yüklendiğim sevdanın inine İlahi bir çağrıyla Çekilerek yüreğimle birlikte uzletime Biliyorum bu son vedam olacak yüreğine Selçuk ERKİ |
şiir işte...