Çok yaşa ölümŞiirin hikayesini görmek için tıklayın “İdam sehpasında hapşuran mahkuma;
‘Çok yaşa’ demek gidiydi ölüm…!
Ağıt!
Ağıt! Ölüm; Tüm iyi niyetlerin düğünü Erken düşen gazellere telaş Alıp başını gitmek bazen En umarsız nefeslere Can içinde can içre Çekilmek sona Umarsız… Oysa! Yüzmek vardı derelerinde Avucunda sevda yüklü kuşlarla İki rekât aralığında sürüklemek Tuzsuz ve tensiz ölüm yollarını “Ayakları ıslanırken bir sevdanın Yanmak gibi simurg küllerinde…” Ve gül yanaklı çocukların Şirin telaşları yürekleri dolduran Bir taş fırlatmak avuç ayalarından Tüm olmamış hamlıklara… Dikilmek; Kanat! Kanat! “Teleğinden düşürmekti Umudu tüm yarınsızlara” Son kez! Cepdeki ahududu reçeline Parmak banmak gibidir ölüm Hiç bitmesini istemez insan Yazmak; Ardına sinen kara trenlerin Solungaçlarında bir türküye Tutunmaktır… Kendin olmaktır İdama giderken bile Özgür düşünmektir… İşte sevdiğim; Sana biçilen rolün evresinde Yakınlaşırken uzaklaşmaktır “Sinerken damarlara bir kurşun…” |
Okumak ayrı bir haz veriyor. Saygılarımla...