Hıçkıran güz yaprağı düşler
Kasırgalaşan hasret
Mor menekşeleri kökünden koparırken Sefil hücremde kanlı urganlara aldırmadan Dilimde salavat-ı şerife Gidenlerden kalma tespihle Emektar seccademde Şafak beklediğim günler gelir aklıma Hıçkıran güz yaprağı düşler deniz mavisi hayallerin sonu karanlık Duran sadece zamandır Eskimeyen takvim yapraklarında Nehirler küheylan edasıyla haykırır Belleğimde tutuklu kalır anılar Hatırlanmayı beklerken Gecenin eczanesiz kaldırımlarında Azan deli bir sancıdır yokluğun Ruhumun derinlerinde yer bulamayan. Acılardan soğuyan ellerim İmkânsız dönüşünün hayaliyle ısınacak Kelimeler yorgun düşer anlatamaz Oysa kirpiğinde ıslanan gül gözlerin O kadar çok şey anlatır ki Savaşın ortasında kalmış bir kız çocuğunun Resimdeki nemli gözlerine daldım Ağlıyordu özlenen barış bakışlarında terkedilişlerin arifesinde kurşunlanan umuttur Yıldızları kayan Hüseyin Özbay |
sevgi ve hürmetle
Celal Çalık