Yoklugundan önce ezberliyorum gülüşünü...
O kadar intihar ettim ki yaşamaya mecalsizim...
Sivil kalp agrılarım oldu benim... Sığdıramadım sükûnetimi pencere önü bekleyişlerime... Boş bırakıyorum haykırışların karalanmamış karelerini. Gözlerindir gecelerimin mahremiyetine sığınan kutsal ışık misali... Öte yanı yalnızlık kadar ıssız sessiz. Beri yanı ’ AŞK ’ kadar,uçurum gözlerin... Yoklugundan önce ezberliyorum gülüşünü... Gelişlerin cehennemlerime denk düşüyor Ey YAR... Yaradanım affetsin sensiz tekbaşınalıgımı... Erken bir ağıt gibi göğsümde sabahlıyor saçların. Giderayak çoğalıyor eksikliğin tadı. Yalvarışların tuzu dokunuyor yaranın en dokunaklısına. Dudağımda bir kurşun karası yalnızlık, sensizlik,sessizlik. Gözyaşı selinden arınmak mı yağmurda savrulasıya kıvranmanın diyeti? Suskunluğumun devrikebir makamında büyütüyorum, ömre bedel sunulan harf kesiği ağlayışlarımı. Sen inadına üşüyorsun düşlerimin buz kesmiş yanlarından Ey YAR...! Meleği yanmış sağ omzum sıyrık bir ölüme gönüllü şimdi. Gücüm yetmiyor hüznün göğsümü deşen ağrı’ları kadar... Gözlerime misafirlik eden yabancılıktan yakala gidişlerimi. Ve ebedi ’AŞK’ınla severek öldür beni... |