Güne Yorgun Düşen ZamanYalnızlığına Ağlamayacak bir göz göster bana Korkularına sığınıp Kuytu köşelere sığınmayacak Yürek söyle Hayata Zaman sızıntısı içerisinde Hüznü koynunda beslemeyen İnsan anlat bana İnan ki anlatamazsın Yok ki Ey sevdiğim Mevsimler ömrü yangın gibi sararken Yarın Ve yarın ötelerine Umut sunağında karanlık tohumları ekiliyor Kan düşüyor Ana rahmine konmamış ceninler üzerine Binlerce top mermileri yağıyor Avuçlarını gökyüzüne açmış çocukların ellerine Çare dergâhında çaresizlik arayanlar Yama tutmaz bahanelerle ölüm kusuyor Masum sabilere Vakte susan zaman Çelik ağlarını örüyor bak cılız bedenlere Masumiyetini namusuna örtmüş Ana kadın Namahreme dokunmamış göğsünden Süt bırakıyor toprağa Yer susuyor Gök susuyor Yıldızlar düşerken ağan saçlarına Ey sevdiğim Sitemim sana değil Gün doğumlarında zamana yorgun düşen yüreğime İnsanım Yanı başımda göklerden kan yağarken yerlere İsyanım Çaresizliğimin içindeki acizliğime |
Selam ve saygılarımı yolladım...