İNFAZgetirdiler: yerden yeni fışkırmış bir servi gibi dikildi önünde darağacının. yüzünde ne pişmanlık izi vardı ne de belirtisi o en insancıl ve en bildik acının. baktı bir an - uyurgezer örneği rüyada - ölüm yüzlü cellada, sonra da birdenbire fark etti beşik kundağı gibi sarkan boğumlu ipi. cellat da ona baktı: karşısında pırıl pırıl bir yüz vardı - aydan kopmuş ay parçası - yok, ay değildi önünde duran, yeni söken bir şafaktı. cellat gene gene baktı, cellat döne döne baktı. yaktı yüreğinin o en derin ve en ince yerini bilmediği bir duygunun yalazı. boğazı çölleşiverdi birden. kurudu tükürüğü, kavruldu ağzı: önünde gözlerinden cesaret akan, saçlarında şimşekler çakan biri vardı: o, tepeden tırnağa umut, tepeden tırnağa inanç, tepeden tırnağa yaşamdı. celladı bir kuşku aldı, celladı bir korku sardı: ’nasıl kıyardı ona, onu nasıl asardı?’ karardı gözleri celladın, o herkesi korkutan yüzü fırtınalı deniz gibi dalgalandı: önce ağardı, sonra sarardı. ve ne olduysa o anda oldu aniden, beklenmeden, birden, son vermek için bu çirkin oyuna itti cellat idamlığı bir yana ve geçirdi urganı kendi boynuna. |
edebi bir ses işittim onu görünce...
,
değerli büyüğüm kaleminize sağlık