Venedik sarısı_neden hep düşüremediğime ağlarım ve neden hep düşünemediğimi ararım hiçliğin sonsuzluğuna bakmak sızın_ gözüme mil döken dizeleri okudukça paslı makası daldırmak isterim kefenin göbeğine şiir/şiddet nöbetlerine tutunup yaşam felsefemin çamurda kıvranan kökünü baltalamak çöl limanıma sığınmış karanlığıma kusmak yelkensiz gemilerin kansızlığını emmek içimi gök yüzümdeki okyanusuma dökmek isterim çatal dilimin ucunda sallanan kaderim midir? ‘’ki ah bir dokunabilsem derine ‘’ _gölgede sürgündür siyah orkidem_ zaten suya yazılı ölümü nedir ki tutkumun düne dair deli günlüğünde gül kokar bilirim aslında siyah beyaz önlüğüme dökülen kolonyanın ki tek suçlu anam değil babamdır bilmeden bana can vermiş/ bende canlarıma bilmeden bana adımı vermiş/ bende yıktıklarıma bir noktayım oysa koca karılar soğuğunda kıblemin beni aşamadığı yalan sürüyle yaşamadığı şimdi görme beni bu hallerde özgünlüğüm kelepçeli günümün gardiyanı insafsız ay isli koridorlarımdan korkuyorum geçliğimin olmayan duvarlarımdan gümüş alaşımlı cam kırığı batmış avuçlarımdan yar ellerin türkülerinden oysa fevri bir gülüştü gamzeme düşen saçlarımla oynayan nefesinle kelimelerime dikilmiş gözlerine bakmaya utanan ve bir tezattı lanet sevdama bulaşan kan adımdan çıkmayan unut ma!... sen de ben de... kervanların taşıdığı gece masallarıydık aslında 16/10/07 |
açlığını saklayan biz dik.....
kutlarım
sevgilerimle