Yolcunun Türküsü(GÜLCE-Buluşma)
…………………..Dünya denen köhneden bir istasyon
…………………..Bu istasyonun çağ yorgunu yolcusuyum ben, …………………..Anamın türkülerinden düştüğüm günden beri …………………..Seni sormaktayım seni …………………..Gidip gelen trenlerden… Üçüncü mevkide garip yolcuyum Acıya tütünler sarıyorum ben. Gönül treniyle çıkmışım yola Senden gelip sana varıyorum ben. İçimin dehlizi çığlık çığlık mor Gözlerim yağmurda, yüreğim akkor Ayrılık ne demek, onu bana sor? ! Hasret hamurunu karıyorum ben. Pınar başlarında özlemin serçe Ruhum mengenede ateşten pençe Çıldırmış olmalı takvimler bence Aynalarda seni arıyorum ben. Aşkın zindanında son tutukluyum Noktada sonsuzum, çöllerde kumum Sen, başlar üstünde gezen bulutum Dağları ortadan yarıyorum ben. Sana varmak sana, kavuşmak sana Bütün emelimdir yâr anlasana, Göklerde ne varsa alıp sırtına Kutsal bir yük diye sarıyorum ben. Ferhat ne ki, Mecnun da kim Gördüğünde beni Anlarsın aşkın ne yaman olduğunu, Anlar da gelecek yüzyıllara taşırsın roman edip Sana olan olan sevdamı… Sizin oralarda bağ bozumlarında Erik dallarından asmalara kanat çırpan Yetim serçeler var gördün mü hiç? Onların hüznünü yaşarsın boynu bükük… Görüp de sevdiğinde beni. Sizin oralarda Boz toprağa yapışmış, kuruyan bir çotuktum Yaprağımın her biri ha düştü ha düşecek. İçi boş bulutlara özlem duyar bakardım Yoldan geçen her yolcu çilemi kamçılardı Mâzideki günleri ateşimle yakardım İnlerdim “Su! ..Su! ..” diye ……………………..Öleceğimden korktum, Başkent bahçelerine düşüverdi ansızın Gecenin bir yerinde kara üzüm gözlerin Taşıdım özsuyumu kökten dala yaprağa Bilmezsin bu sevdayı öyle anlamlı derin… Öyle anlamlı ve öylesine derin sevdamın Ateş topuyla açılan hasret ateşi kuyusundayım Köhne bir trende üçüncü mevkide Sessizliğimin korkunç gürültüsünde Sarıyor yaramı, sarıyor titreyen ellerin… Mustafa Ceylan |