Bir Kadın Türküsü...
Sıcak bir eylül sonu...
Ben ölmekten umudu kesmişim, yaralarımı sarmaya mecalim kalmamış. Güya ölüm su olmuş akmış ayaklarımın önünden, dirinin maviliğine siyah kanım bulaşmış... Ve ben eskisi gibi ağlayamıyorum güya! Bir adam gözyaşlarıma mendil bağlamış! Arttıkça külçesi gözyaşlarımın, daha bir kıyamaz oluyorum kendime! Kalbim düğümlenmiş; kalbim mühreye vurmuş zâtını "Değerlisin sen!" diyor yüreğime! Onu taşıyormuşum sözde! Ve o; içinde harman yerine sel olur, binbir buğday tanesi barındırıyormuş. Yürüyorum.. Bir saat öncesi gelse bir cümle önüme, dese ki: "Yürüyeceksin!" Gülecektim! Ne bileyim adımları adımlarıma eş bir adamın kalbine türkü söyleyecektim! O ıslık çalıyor yol üstü, Ben bir aşk türküsüne kucak açmışım, mırıldanıyorum o gül yüzlü adamı mavi sesimle... "Adam mı türkü, kalbim mi; hiç bilmiyorum!" Gülümsüyor... "Gülüm" diyor, "gülüm, ömrüm..." "Sana ömrüm dedim ömrümden ömür çaldın" diyor. "Çaldın ve bitmiş ömrüne kattın! Şimdi biz seninle iki ayrı beden üstü, tek bir hayatı paylaşıyoruz." Aylar oldu evet... Ben şimdiyi maziden koparmak istedim ve tırnaklarımla temizledim toprağımdan böcekleri! Ben toprağıma eril bir fidan diktim. Yalınayak uyuyacağım gövdesinin gölgesinde.. O ağaç olacak bu gece! Çiçek açacak yarın gündüz... Ve ben ağaç olmuş fidanımı, ırmak olacağım sulayacağım gerektiği yerde. Gözyaşlarım belki sadece bunun için anlam kazanacak.. Seveceğim! Daima ve daima.. Seveceğim ben o adamı, gözyaşlarımı akıttığım ırmak boylarında! Asena Gülsüm Güneş |