DEĞİŞİKLİKpencerenin açığını severdim, tostoparlak halini ayın, yanan bir mum koyardım balkona -mehtap olsa bile- aşkın yolunu ışıtmak için değil, romantik görünmek için, şaşsın diye, garip çılgınlıklarıma, gülüp eğlensin diye. pencereden bakmayı severdim hislerimin gözleriyle, bir kuşun çırpınışını duyardım göğsümün sol yanında pır pır edişini severdim o kuşun, ötüşünü severdim. sonra bir sigara yakmasını severdim özlem közüyle bir şişe şarap açıp düşlemeyi severdim ve beklerdim son tramvay çekilip gidene dek kendi yalnızlığına, koşan son gölge yitene dek, bitene dek son gürültü, beklemeyi severdim gözlerimin önünde canlandırarak karşıdan belirişini bir ceylan gibi -bakışında ürküntü- köşeyi dönerken caddeyi aydınlatışını beyaz yüzünün, ayaklarının sabırsızlığını, dudaklarının kuruyuşunu cennet kapısını açar gibi açışını kapısını apartmanın, merdivenleri çıkışını sonra, kapı ziline dokunuşunu… girişini severdim getirerek tüm güzellikleri odama, sokuluşunu severdim kollarıma, uysal sürtünüşünü, uzun zaman yağmurda kalmış bir kedi yavrusu gibi ve sonra bir ışık huzmesi olup yatağıma dökülüşünü. teslimiyetini severdim, öpücüklerini severdim içten, kanatlarım olurlardı, uçururlardı ruhumu bir yerlere, onun kollarında sabahın gelişini bile sezemezdim ben, uğurlamayı severdim onu akşam yine görüşmek üzere. o gitti ve gelmedi. önceden bu kadar hiç bekletmemişti ben yaşlandıkça değiştim diyelim, ya aşk niye değişti? |