düşünceler kafamın içinde dönen tutsak öznedir bir yerden bir yere amaçsızca uçan
gönlüm ırgalanır topraklara inmek için acı çeker sefil bir şiir mırıldanır dudaklarım -ve fikrim- yıldızların ayak uçlarında zûlalini yitirmiş gökyüzü gibi dolaşırım kayıp ve yalnız
kısa ömürlü kelebek büyür yaşamımda seleflerinin kaderi iner umuda eser kanatları zamandır aklımı ezgilerden arındıran sarmaşık hayallerime ruhuma -ay’la dökülür-
bir bahaneydi yücelmek yüreğinde yaşamak kutlu yer ve gök aşkları gözlerine sürerken sonsuza kadar yüzümden giden tebessüme ağlamak kırlangıçlar gibi hızlı sevincimi yitirdiğimde sana veda bir not bıraktım bölünmüş parça parça rahat ve huzurlu günlerin sıcak hatırasına umut bahar ve perilerin merhaba dediği
bu gün benim için uzun bir kış vardiyası terk ettin beni gecemde yankır acılar hayaletler gibi hissediyorum kendimi -yoksun-
Hades’in ağladığı gökyüzü şahlanıyor ses tonunda geziyor çağrılar akıldan çıkmayan göğüs kafesim şişmeye başladığında doldurur her boşluğu -sükûtun- her gün duygularımı talan eden serçe sürüsü yerine göklerin sert gözleri ile alay eden kasvetli bulutlar görüyorum çıplak kemikleri topluyor akbabalar -ürperiyorum-
kahkaha sonsuza kadar yüzümden gitti yaprakları oynak çınar ağaçları gizlemez oldu gövdemi adını kazıdığım ilk çınara yağmur sert ağrılı ve şifa niyetine düşer şemsiye oldu melekler; yeniden yara izlerini örttü güneş ışınlarından güzel başını durgun dalgalı saçını öne eğdi ve alçalttı
bir menzile odaklamış kâkülü taranmamış çocuktum zindanda seslere kulakları kesilen gayba vâveylâya kopan -bağrında seni büyüten- çiçekler açar bülbül ötüşürdü otağımda hangi toprak basardı beni bağrına anamın kolları gibi hangi ara hengame kopardı felek nâçâr kalırdı bilirmisin! hiç bir zaman bilmeyeceksin içre yanan bu kalbi tenhada bir sisim anlamsız cisim senin için
dönüşmekten yoruldum sana hergün gel derdim gelmezdin hecelerdim kelimeleri adınla bitirirdim özlemle geçen geceleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çocuktum küçük düş(üş)leri olan şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocuktum küçük düş(üş)leri olan şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
gönlüm ırgalanır topraklara inmek için acı çeker sefil bir şiir mırıldanır dudaklarım -ve fikrim- yıldızların ayak uçlarında zülalini yitirmiş gökyüzü gibi dolaşırım kayıp ve yanlız
kurgun ruhumun içinden bedeni titreti hayal etiğim çocuk
Dünya hem cennettir hem cehennemdir iki kutuplu.Hem annedir hem öcüdür insana.Hem büyüklere hemde çocuklara.Harikaydı şiiriniz şair dost.Saygı ve selamlar.
Çocukken çocukça düşlerimle mutluyken Şimdi neden düş bile kuramaz oldum ki ben? diye dünden beri sorgulayan sorularımı yineledim sizin şiirinizle ...güzel şiirinizi ve yürek kaleminizi tebrik ederim saygılarımla
düşünceler kafamın içinde dönen tutsak öznedir bir yerden bir yere amaçsızca uçan
gönlüm ırgalanır topraklara inmek için acı çeker sefil bir şiir mırıldanır dudaklarım -ve fikrim- yıldızların ayak uçlarında zûlalini yitirmiş gökyüzü gibi dolaşırım kayıp ve yalnız
kısa ömürlü kelebek büyür yaşamımda seleflerinin kaderi iner umuda eser kanatları zamandır aklımı ezgilerden arındıran sarmaşık hayallerime ruhuma -ay’la dökülür-
bir bahaneydi yücelmek yüreğinde yaşamak kutlu yer ve gök aşkları gözlerine sürerken sonsuza kadar yüzümden giden tebessüme ağlamak kırlangıçlar gibi hızlı sevincimi yitirdiğimde Sana veda bir not bıraktım bölünmüş parça parça rahat ve huzurlu günlerin sıcak hatırasına umut bahar ve perilerin merhaba dediği
bu gün benim için uzun bir kış vardiyası terk ettin beni gecemde yankır acılar hayaletler gibi hissediyorum kendimi -yoksun-
Hades’in ağladığı gökyüzü şahlanıyor ses tonunda geziyor çağrılar akıldan çıkmayan göğüs kafesim şişmeye başladığında doldurur her boşluğu -sükûtun- her gün duygularımı talan eden serçe sürüsü yerine göklerin sert gözleri ile alay eden kasvetli bulutlar görüyorum çıplak kemikleri topluyor akbabalar -ürperiyorum-
kahkaha sonsuza kadar yüzümden gitti yaprakları oynak çınar ağaçları gizlemez oldu gövdemi adını kazıdığım ilk çınara yağmur sert ağrılı ve şifa niyetine düşer şemsiye oldu melekler; yeniden yara izlerini örttü güneş ışınlarından güzel başını durgun dalgalı saçını öne eğdi ve alçalttı
bir menzile odaklamış kâkülü taranmamış çocuktum zindanda seslere kulakları kesilen gayba vâveylâya kopan -bağrında seni büyüten- çiçekler açar bülbül ötüşürdü otağımda hangi toprak basardı beni bağrına anamın kolları gibi hangi ara hengame kopardı felek nâçâr kalırdı bilirmisin! hiç bir zaman bilmeyeceksin içre yanan bu kalbi tenhada bir sisim anlamsız cisim senin için
dönüşmekten yoruldum sana hergün gel derdim gelmezdin hecelerdim kelimeleri adınla bitirirdim özlemle geçen geceleri
sefil bir şiir mırıldanır dudaklarım -ve fikrim-
yıldızların ayak uçlarında
zülalini yitirmiş gökyüzü gibi
dolaşırım kayıp ve yanlız
kurgun ruhumun içinden bedeni titreti hayal etiğim çocuk