GİTME
gitme gül yüzlüm!
gidersen eğer gönlümü takıp arkana, ömür boyu özlemine yanmak kalacak bana… gitme maralım! garip, yetim ve öksüz gibi bırakarak çekilip gidersen yüreğimin ufkundan, bir metruk virane gibi kahrolurum… gitme gül yüreklim! bırakırsan ellerimi ellerinden, kalıveririm orta yerde yakupçasına; yorulurum… gitme dudu dillim! eğer gidersen kan çekiliyor gibi damarlarımdan, rüzgâra kapılmış kuru bir yaprak gibi savrulurum… gitme güneş gözlüm! çekiverme gülücükler saçan gözlerini üzerimden ki; güneşin feri söner, şaşırırım mevsimleri, izbelerde doğmuş solgun yüzlü otlar gibi çiçek yüzü göremem ömür boyu. damağımda kekremsi bir tat bırakır hayat, ben de küserim ona, yaşayan bir ölü olurum… gitme ceylanım! boynu bükük bir çift iz bırakarak arkanda, çalkalanırım çetin bir anaforda; boğulurum… ey bâd-ı saba’m! firakın kavını bırakarak yüreğime gitme! bir ateş harmanına döner her yanım, hercai ateş yalımlarıyla yanarım, kavrulurum. bir avuç kül bile kalmaz benden geriye inan; kahrın delişmen rüzgârlarında savrulurum. senden başka hiçbir âb-ı hayat çare olamaz, hiçbir cemre kaynatamaz kanımı; zamansız söndürülmüş bir ateş gibi çaresiz soğurum… |