b/AŞ/lı/K/sız...
yarım aklıma sahip çıkamama pahasına olsa da,
parmak uçlarımdan kan damlarcasına yazıyorum... onca güzelliğine rağmen gözlerinin, bir kez daha izin veriyorum suretinin bütün hücrelerimi bertaraf etmesine... başlasın intihar oyunlarının ilk sahnesi... bir kez olsun yok edemedim geçmiş zamanlardaki ismini.. silemedim gözlerimden gözlerini üşütse de beynimi.. perde arkalarına saklanıyorken ürpertici gecenin, ve yalnızlığımı acıtırken sensizliğim, en vakur aşığım yine uzaklardan gelen sesinin... yine yorgun ve kararlı bir o kadar da karalı sevdam uzanır önümde boydan boya.. göz kanar dil tutulur da dikiş tutar mı yaralı gönüller..! unutulur hatrı sayılır tüm sözcükler ve kırılır sonsuz sevdamın üzerine çakılan mor kilitler.. bol mürekkepli,mayhoş olsun asla var olmayışına yazılan son şiirim, yeniden ölüyorum bu gece.. kanım donarken beynimde, düşerken iki yana ellerim senli benli, yine boynu bükük kalacak bir bakışına efsaneler yazan şair kalemlerim... neden ki sana koşmak fakat hiç varamamak? kendimi kandırmak,çocukça yalanlar uydurmak mı kaderin gizemli oyunu? peki ya yağmur gibi inerken hayalin varlığının iz düşümü gecelere... oysa ne dizeler kazımıştım,suretin üzerine cansız bileklere... öyle büyük bir ızdırap içimi kanatan, korkunun tutsağı olmuş, lanetli bir romanın baş kahramanı adımız, bu gri masalda da ölü doğar sevdamız, değişiverir yönü umutların.. akla gelebilecek en büyük oyununu oynar içimi dolduran şizofreni atakları... ve hançeri saplar yüreğinin derinliklerine .. bir nazarlıktı oysa, ölümün hikmetinden nasibini alan kara sevdalarım... her dizenin sonuna ruhuna iliştirdiğim Fatiha neylesin.. duaların hükmünü sonsuza dek yitirdiği işte o an, son kez sarılırsın kalemine.. ne yüreğin yetişir ellerine,ne ellerin yüreğine... bir el bile ateş edemeden sürgün edilirsin yürek yangınlarından.. yüzüne gözüne çarpan o ses yanklılanır morga çalan odanın duvarlarında.. "gidiyorsun.. topla umutlarını ve boşalt yüreğimi..." elif topal |
Hep hüviyettir görünen, yok Huda’dan mada…kasidesindeki gibi kelimelerimizi ilahi tecellinin indiyle şekillendiriyoruz.
Dünyevi kelimelerin arasında başka anlamlar, başka boyutlar ekleyerek kelimelerle olan yolculuğumuza devam ediyoruz.
İnsanı duyguların ıfade biçimi, anlatım tarzı oldukça başarılı...Kelımelerın zengınlıgı, ımgesel boyutta yansıma bulunca
zevkı selıme sahıp oldugunuzu hıssedıyorsunuz. Nisan yağmuru gibi duygu sağanağına tutuyo okuru... Her keilmede
bir ah, sessz bir çığlık... Aynı yagmurlarla nehır olup yureklerımıze akıyor...
Yazarın duygusal manıestosu gıbı.. Sozsel gucunu ucuncu boyuta tasıyarak, okurda yenı yeni hayal pencereleri açıyor...
Kaleminize sağlık, çıtayı yukar cekıyoruz... Daha ıyılerı gelecektır...
Hasılı bazen terkettim, bazen terkolundum. Lâkin hep aradım, inadına aramaya devam ettim. Buldukça, bulduğumu zannettikçe,
hep daha ilerisine geçmek için yürümeye devam ettim. Aradıkça bulacağımı değil, olacağımı düşünüp müteselli olmaktan geri kalmadım.
Ne buldum, ne oldum ve fakat bulmaktan da, olmaktan da vazgeçmedim.
Sizinde ıyıyı, guzelı yazmaktan vazgecmemenız ve yenı yenı kelımelerde bulusmak dılegıyle...