Kozalarına Düşen KelebeklerYüzümden koptu gülücükler Sana yakın oldu yakamoz Sonsuzluğun içtim şarabını Denizin üzerinde yüzdü yelkenler Kuşların kanatlarında uçtu hüzünlerim Karşı kıyılar anladı umutsuzluğumu Düş kırıldı çakıl taşlarındaki acıyla. Dünyam oldu yan sokaklar Çiçeklerim kırbaçlandı kanadı bedenleri Terlerim akarken düşüyor kinlerim Duvarlar sessiz sözlerime Tüllerimle örttüm masalımı Mazime dokunan eller gibi Yokuştu bana gözlerin Yırtık bir kimlik gibiydin hayallerime Kelebekler düştü kozalarına Emanetti bana ellerim. Heceler tıkandı bağrımda Şiir sustu acımasız dudaklarda Hayal gibiydi sana akan kelimeler Yandaş oldu bana ihanetler. Sert toprağa düştü kar taneleri teker teker Şimşekler çaktı kalabalığın üzerine Bir kutlamaydı sürdü limanda Senin olmadığın yalnızlığımda Duvarında okudum kelimelerin gözyaşını Sundum incilerimi denizin kucağında Yakamoz, sığınağımızdı bizim İhanet kol gezerken sokaklarda. Kanıyor gözyaşlarım aldanışıma Yıldızlar söndü kızgın dağlara Bir grup martı gelip kondu yakama Saçlarım daldı rüzgarlara Hayat, alınsız bir kitapsa Düşünceler, gerçek bir hayaldi kimi zaman Hatalar olgunlaştırıyorsa eğer hayatımı Budamak gerek bazen yapılan yanlışları Doğum kadar doğaldır ölüm Nefes alışım büyütüyor Seninle kalışımı. Kulak kesildim sorgularıma hayata dair. Gökkuşağını çizdim gözlerimle İnançlarım akıyor kalbimden Sen, gece şiirime düşmezken Umutsuz geçtim ormanımı Korkuyla koştum uğultuları Sensizlik yakarken bağlılığımı Yonttum, yeryüzüne düşen kalp kayamı. ÖMER ARDALI 21 OCAK 2012 |