YİTİRİLEN KENT
Sürükledim
düşlerin salıncağında kor ateş sıcaklığını Yolculuk ettim beni görmen için gözlerinde Yarasını sordum kokunun Rüya aleminden bir dokunuştu masalın. Buruk hayalin seslendi dilimin ucundaki gizemime Yoğurdum benden gidişinin hamurunu Yanıtsız kaldı çattığım yürekli kaşlar Yaşadıkça anladım gerçeklerin mangalını Şamdanlarımı yaktım yalnızlık aynasına karşı Yağmur yağdı gözyaşlarımın üzerine Endişelerim düştü sıra sıra avuçlarıma Koştum ardından kuşluk vakti senin. Kulaklarımda tırpanlanmış tekerlemelerin görünüyordu ıslığı Saçlarının kokusunu duymak istiyordu sokak lambası Kaygısız bekledim düşüme düşen makaleyi. Tarumar olmuş gözlerde aradım yok oluşunu. Şiirin koltuğuna oturdum nargilem elimde Filizlenir susuşum seni göremediğim çerçevemde. Soluksuz kaldım dilinde saatlerin Heyecanlarım biriktikçe birikti ceplerimde. Güzel yüreğinde ıslandı öpücükler Yitirdim kentimi Telaşla bekledim gözlerinin rengini Ellerin emanetti ellerime Palmiyeler seslendi güneş açarken Heykellerini yonttum kanımın Kurtul benliğim bu eski gazaptan Ağlayışın çağırdı beni Oyuncaklarımla, kumdan kaleler yaptım tutunduğum hayatımda.. ÖMER ARDALI 27 OCAK 2012 |