Başka Bir BoyutAğustos böcekleri kaçar/ken mevsiminden Yarasalar, uyutur/ken düşlerimi Mezarlıklardan pişmanlık ağıtları yükseliyor. Sabahı dolduran karamsarlık var gözlerimde Caddeler hep uyuşuktur. Sokaklar göz gözü görmez intikam ateşinde. Garip bir haller var parmaklarımda Yaşanılası gerçekler avuç içlerimde Tebessüm fırtınası içi gözlerim Kirli coğrafyam yüreğimdeyken başlar hasret Belirsiz acılar içinde saklanırken dakikalar Üşürüm kalemimdeki sensizlik ateşiyle. Yok olma pahasına içerim umutlarımı Yorgunluk düşer parmak uçlarıma Utandırdı beni uzaklardan gelen fısıltı. Yağmur oldu yağdı üzerime yıldızlar misali Uzaklaşır benden bilmediğim öyküler Ne kadar okumak istesem de. Soğuk yaşlar akıyor kanımla birlikte Kaybediyorum benden giden mürekkebi Yüz çizgilerim derinleşiyor Hayat acı gerçekleri öğretiyor bana Zaman tünelinde eriyorum. Hayat yaşlılıksa İnsan vadesi azalır bana kalırsa Uçsam yüreğimdeki şiirimle Kaçınılası bir olgu değildir zaman. Gün doğumundan batımına yaşanır hayat Her şeye rağmen, Sözün bittiği yerde başlar aynalara küskünlük Hayat algılar beni Ben kendimi ne kadar göremesem de Pusuya yatar ölüm Dalgın bakar korkak gözlerime Doğum gibi bir ilktir ölüm Kucaklar, beni dört bir toprak O sıcaklığı hissettiği anda ölür insan. Başka bir boyuta geçtiği anda. ÖMER ARDALI 30 OCAK 2012 |