HALDEŞ
berbat bir akşamdı, düpedüz şaki, melaneti felakete dönüşen;
ay bile ters yönden doğmuştu sanki sanki bin parçaydı yüzünden düşen. değerini yitirmişti nesneler – ne renkler renk, ne kokular kokuydu. bir sözcük nelere kadirmiş meğer, bir anda yazgımı kefeye koydu: kırbaç gibi öttü ölümcül “bitti”, aktı kırık kaptan aşk denen yalan, gözlerinde aradım son ümidi… ama gözler göz değildi – kör duman! ben onları böyle hiç görmemiştim kargışlayan, sorgulayan, ürküten… inanılır şey değildi bu bitim, böyle bir depreme layık mıydım ben? beynimde korkunç bir şimşek çakıldı: ‘neydi bu gözleri vefasız kılan ? ‘ ve eli de gözlerinin aynıydı sinsice kayarken avuçlarımdan. arkasından bakamadım, sonunda onu çirkin bellersem, kahrolurdum. delinmiş bir gemi gibiydim suda en güzel intihar düşleri kurdum… derken bir yerlerden bir köpek geldi boynunda tasmayla, sevimli, ak pak… sahibince dışlanmıştı besbelli “boş ver” dedi, gözlerime bakarak. |