SOL/AK DÜŞ/ÜŞ/LERaklımın sağından geçiyorsun ben sol yanımla düşünüyorum (biliyorsun solağım) koşuyorum koşuyorum mümkün değil yetişmek kime yetişeceğimi de bilmiyorum ya bize koşmak öğretilmiş bir kere durursan yorulduğunu anlarsın durup dinlenmek yok güneş batıncaya kadar güneş doğuncaya kadar bir telaş/ pür telaş o kadar ki altılıyı oynamaya zaman bulmuş da yatırmaya bulamamış gibi hani bir de tutunca kupon vay anam babam vay saçlarımın ağartısında dinle sen sızlananları arada bir sazın teline/ türkünün gözüne vurmak lazım Orhan Veli’nin dediği gibi biraz akıllı biraz da deli “Rumeli hisarına oturmuşum oturmuş da bir türkü tutturmuşum” anlar mı şu mermerler insan halinden ah! derinden ki hem de ne derinden gözümün bebeğine oturur bir yaş sis iner kentin üzerine/ üşür şehirli insanlar üşümek! Giyinmenin bir bahanesi olsa gerek yine de utanıyor insan çıplak kaldığı zaman yanımda sen yoksun ben anadan üryanım anla utancımı be adam anla da sökül gel zaman denilen girdabın kollarından derisi yüzülmüş bir yılan mı bu ellerime dolanan her yer kan diri diri yaktınız ulan beni bir atın terkisinde dörtnala gider gibi boğasım var sevişirken çıkardığın sesleri gözüme kim tutuyor bu aynayı ışık vuruyor gözlerim kararıyor sahte bir yıldız gibi parlıyorum karanlıkta kimseyi görmüyorum kendimi bile görmüyorum siz! evet evet siz beni görüyorsunuz değil mi? şimdi gitmeliyim bir oda dolusu oyuncak bir oda dolusu kitap bir oda dolusu sevişmek dünyanın içine yalanı doldurmuşlar kalkmışlar benim odamı sorguluyorlar dinime söven de müslüman olsa bari şu yapışmış sinek leşini silin duvardan ayaklarımı örten bu toz bulutu da ne ıslak zemin/ tozlu rüzgar/ kirli bir pabuç düştü düşecek çıktığı damdan dinlediğim ses/ dinlendiğim ses içimden içime koca bir es önüme bir adam çıkıyor bir de davam hakim misin savcı mısın belli değil diploma da almıştım ya avcılıktan yakalandık işte iş üstünde gece inerken perde perde neydi bizden çektikleri bu duvarların içini dolduramadığımız sloganların katır yükü değil ki deh deyince gidesin kızacak çoban koyunlar ürktüğü için şimdi bir yol şimdi bir sen şimdi bir ben körükleme utancımı güneş doğarken basit insanlarız biz basit ve sıradan işlemeli kol düğmelerimiz pahalı oyuncaklarımız yok cebimizde bir ıslığımı saklamıştım onu da geçenlerde çok bunalınca kullandım sakın ıslık deyip de geçme sırf onun için yattım içerde kaç sene değmedi mi/ değdi elbet memleket bu boru değil ya herkes içinde kendine gurbet kolay değil çeşit çeşit giyinmek desen desen düzülmek kolay değil yaslanmak o duvarlara ustası ayrı bağırıyor tuğlası ayrı bağırıyor adama şimdi sözü boğalım biz burada kapıyı arkandan kitle de gel alışkanlık açık kapılardan ürktüğüm yeter… sevgi dündar/ ocak2012 |
hiç altılı oynamadım ama deneyesim var