Adem’in korkuları çok yakındı.. Bacağındaki yanık kokusu ise er yada geç göğsüne sinecekti. Çünkü rüzgar kendi doğasından kopmuştu ve Adem anlamıştı ki ; Gece hain, gece kör bir tuzaktı.
O gece ondokuz pare top atışıydı bulutlar. Tam ondokuz kere kaydı toprak altlarından.. Efelenmiş kuşlar dönüp dururken başucunda, hissetmişti Şervan ; Kuşlar o gece adeta sinsi birer şeytan..
Ceplerinden kaçak umutlar döküldü üstüne, onsekiz yerden kanadı Özcan.. Gözyaşları uysal, gözyaşları hamal.. Ahh öğrenmiş midir acaba çok sevdiği kınalı kuzusu, dökülen parçaların mavi taşlı bir kolyeden olduğunu..?
Kara güller açtı ertesi sabah, kara bir sayfa daha düştü pencereme.. Ne tuhaf, uzun hikayeler kısa çöplere benziyor ülkemde..! Çektikçe bitmesi gereken keder, büyüyor büyüyor..
Biz hayatı çocuklarda sevdik.. Oysa ölüm, hala onulmaz bir düş’ün peşinde..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kısa Çöplerden Uzun Hikayeler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kısa Çöplerden Uzun Hikayeler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kara bir sayfa daha düştü pencereme..
Ne tuhaf,
uzun hikayeler kısa çöplere benziyor ülkemde..!
ne demeli...hala uyumaktayız ...susanlarsanız..
sevgiler minam...