Bir Dalganın Denize Vedası Gibi, Azize...
1)
"Tutsaklık zor" diyorsun Azize Ah bilmiyorsun; tutsaklık sahipsizlikten bir kat daha kalındır. Sıcak tutar Azize… Sırtını dayadığın garantiyle içindeki ayaklanmalara katılırsın Onu da bastırırlar ellerinde kömürlerle gelirler. göğüslerine siy/ ah sürerler. "İleriye bak" derler Azize Hep ileriye bak! İleriye bakmak köleliktir Azize Köleliğe bakmak ilerlemektir! Bak ve geç Azize… Bizim yaramız artık yazılsın herkesin hanesine Köleler taşısın yaralarımızın kabuklarını... Senin yaralarının kabuklarını artık melhemler kapatsın Benim yaralarımın kabuklarını ise kâzîpler kaldırsın... 2) "Sen niye sahipsizliği tercih ettin" diyeceksin Ah Azize İçimin bir sahibi vardı zaten Aldırmadım dışıma… Aldırmadım dışlanmaya… Yaşlanmaya… Taşlanmaya… Senin bekleyecek zamanın yoktu Azize Taşlattın beni… Ağlattın… Söylemedim hiç! Sana zaman aldım Azize Namazlarından geriye kalan tüm zamanları… Biliyorum bana dua etmeyi bıraktığını… Kızmıyorum… Ne mutlu sana! Artık tutsak değilsin Azize! Artık halkınla beraber gülebilirsin… Artık tüm kamoyuna arz edebilirsin Biz Yenildik!... 3) Biz bir şiir okumuştuk seninle Ayrıldık! O an ayrıldık! Meğer birbirimize ancak bu kadar sokulabilirmişiz! Kitabı sende kaldı ayrılığın Kitapsızlığı bende… Oysa herşeyi dışıma iterken İçime bastırdığım tek sancıydın sen Usul usul nasıl sız(la)dığını bilir misin? Düz yazılarla geldiler Azize Tarih metinleriyle Felsefeleriyle Matematikle Hesapla Kitapla… Bir tehdittiler! Kötü hikayelerle geldiler Yanlarında yaralarını getirdiler. Kabuslarından kaçtılar benim uykularımı uyudular. Bana ait ne kadar korku varsa tutup onu korktular Bana ait ne kadar gülüş varsa tutup onu güldüler. Evimi gaspettiler! Biraz oturup kalkacağız dediler Kalkıp gitmediler Ailemi buldular Dostlarımı buldular Gidip dost oldular Böyle içimden sardılar! Hastalandım başımda beklediler Sonra emek verdik dediler Başından hiç ayrılmadık dediler Boynuma bıraktılar veballerini Beraber neye güldüysek karşılığında Aşk Beraber neye ağladıysak karşılığında Sadakat istediler. Oysa ben bir kardeş selamıyla geçip gidecektim… Geçip sana gelecektim… Çocuklarına gelecektim… Kardeşlerine gelecektim… Sana kitaplarımı getirecektim… Uzaklara açılma demedin bana Azize! Uzakları açma demedin Şimdi yakınından kovuldum işte Böyle cennetten bir şeytan Bir de ben kovulduk Azize… 4) Şimdi gittin kendine bir ev kurdun Bense yaktım evimi… Sen içeriye girdin ben dışarıya çıktım Sen şehre gömüldün Ben şehirden kusuldum… Varlık sahasından çekildim bir dalga gibi. Hoşça kal canım benim! Bir dalganın kendini denizden çekip alması gibi… Bilir misin kendini kıyıya son kez vurmak için gelen bir dalganın gözlerini? Sakın! Bilme Azize… Kayıpkentli 04.01.2012 Kıztaşı 05:58 |
... sanırım derdimiz dünyevi değil
... ne sosyalizm ne kapitalizm ne de faşizm
... derdimiz ; yaradıldığından beri alemi-ruhlar
... ve dahi,
... derdimiz ; içimizde yarattığımız tanrılar !...,
...
... birken biz olduk
... adem'imi insan görmek
... yoksa ; insana mı adem demek gerek !...
... ruhun sahibini bilmek gerek
... ya bu uğurda ölmek
... ya da
... en yüce makama isyan etmek gerek !...
... sabbaha kadar yazasım geldi ya ; diyemiyorum :)
... sevgi pınarlarımdan saygım ile sular sana :)
... gönlünce hoşçakal,