Güneşe Uyananlar-kulak verin bana- uykuya dalanların türküsüdür bu pusuya yatırılanların sesi boğulanların çığlığı unutulanların umutları asılanların ... garezi olabilir sana bu toprağın, bu yolların adım başı komplo kuran dev bir çukur yatağında amansız takipteyken astarı yırtılabilir karanlığın korkmayın sakın!.. benden habersiz dolanırsa boynunuza kendi çapında kol gezen yalnızlığım belki cumartesi anneleri’ nin dilinde yakılan dumanlı ağıtım ya da uslanmaz çocuğun kirpiklerinde gökkuşağına asılan uzun havalı özlem kim bilir?.. belki de topuklu yaraların başlattığı sıradan bir eylem lakin kafa tuttuğum duvarın yaşı kemâle ermiş olabilir çoktan onun için suyunu iyice sıkmayın bırakın rol kessin üstüme sinen kokularınız ne çıkar nizam-ı teftişten gelse ayaklarınız başınıza taş yağsa benden bileceksiniz oysa ben şüphe dolu bakışlarınızda ömür boyu esir tutulan zanlıyım ona yanarım!.. Juan gibi mazlum kasketim var başımda ve milisin gözünde kaçakçı kimliğim ’sana gitmek bana ölmek yakışır’ diyor kemiren sessizliğim Carrar Ana’ nın sakladığı tüfekler sırtımda sözlerim mavzer yüreğim direniş gözlerim kurşun sabahı beklemeyin bir gece vakti balık avlarken gelin beni de vurun!.. ne diyordun?.. -bir şair eli boş gider ama yüreği dolu gelir- öyleyse hoş geldin aramıza -hoş geldin- ... Meral Gül |