(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çökertme Sonrası şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çökertme Sonrası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
ben benlikten çıkınca başka bir ben kalır mı bende dünü yaşamak ayrı yarını düşünemem gayrı hangisine diz çökersen çök içinde kalır ukdeli ahı ______________________
Biraz hınç,biraz kin,biraz sitem ve koskocaman İSYAN. Kendi cehaletini ÖRF adleden zalimin ÖRF e vurduğu hançer,Geleneğini bozmuş çapulcuların.Geleni eklediği bir dünya ve kirletilmişlik. Esasen tüm konu bundan ibaret.Ne Örfsüz olunabilir ne gelenekten kopulmalıdır.Geleneklere gelen EK leri bulup tahrip etmedikçe Öz benliğimizden;Piç bir kültüre doğru kayar gideriz. Gerek Örf gerekse gelenekler.Din ve yerel yaaşamın gerekliliğinden vardır ve olmalıdırda.Nefsine teslim olanların istediği gibi eğip büküp adını gelenek örf töre koyduğu saçmalıklara dur demenin yolu gelenek ve törenin özünü bilmekle olur. Her satırına Malesef kere malesef hak verdiğim şiirinizin Finalinde. Yeniden doğmak gerekirdi diçlenin sularında yenilmiş yutulmuş olmak yerine.Var olmak benimsenmeliydi.Şiir o zaman ayağı kalkmış.Ne oluyor ulan demiş olurdu. Görünen o ki. Mevcut olanı kabul etmenin kolaylığı.Orjinele dönmenin gayretine yenilmiş. Şairler sistemlerdeki yalnışları kör göze parmak kılar.Başarılı bir kaleminiz var.Bir silah olduğu var kabul edilen kalemin ucu kendinize dönükse.Sakın tetiğe basmayın.Zira yaralanırsınız.
Evladını ot bilerek pazara sürermi baba Bir eşeğe alaf olmak sizce kader mi acaba Gerek ırgat gerek kuma ihtiyacın ürünüdür Vicdansızlık bunun adı töre densede kabaca........... **
Büyüklerimizden hep duyardık " Gelin oturmaz, gelin acıkmaz, gelin uyumaz, gelin su içmez, gelin dama gide, gelin tarlaya gider, gelin kocaya hizmet eder, gelin kaynanaya dil uzatmaz, gelin kaynını sırtında gezdiri, gelin görümcesine söz söyleyemez, gelin kocası dövse bile baırmaz hatta kocası bir namusuzluğunu görmeyip kendisine karşı söz söylediği için öldürmeye hakkı vardır. v.s" Öyle şaşkındık ki büyüklerimizi dinler neyin ne kadar doğru olduğunu düşünüp duurduk. Sonra büyümeye ve kadınlara davranışları görmey başladık. Hele bir de o evde gelinsen, hele bir de başlık parası ile gelmişsen ( yani satın alınmışsan) hele bir de bir ay içinde karnına bebek koymamışsan kadının sonu geldiğini anladık. Bu olayların yalnız bizlerde değil, ülkemin en ücr köşelerinde çok daha fazla yaşandığını öğrendiğimizde kadın olmanın suç olduğunu bir kez daha içimiz aciyarak hissettik.
Ve şimdi sizin dizelerinizi okuyunca aynı hisleri tekrar yaşadım ve sanırım bir ömür yaşamaya da devam edeceğim/edeceğiz kadını insan görmeyip, ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf gören anlayışlar yıkılmadığı sürece.
Hüzün ve ders vericiydi dizeleriniz. Sevgiler yüreğinize
Berfo olsa boyun eğer yazgısına kısır bir kocadan hamile kalamayınca saygıda kusur etmez garibim üstüne getirilen kumasına
Şiir içinde yaşanan binlerce hayat,hemde hüzün başrolde,niceler anlattı , söyledi,seyretti ama yaşayan tek beden anladı bu hikayeyi,hiç sevmediği halde,hiç gözyaşı dinmediği halde yine yaşıyor ,nefessiz kalışında....
Canımmm kutluyorum,ve kucak dolusu sevgi ve öpücüklerimi gönderiyorum...
Ne demişti Üstad : “ Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez, eşden dostdan sevgiliden ayrılmadan geçilmez … Eti zehir , yağı zehir, balı zehir dünyada Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez” Geçilmezdi elbette, geçilemezdi.. Avutuyordu bu düşünceler kalbini ya da kalbi avunmuş gibi yapıyordu kim bilir? Kurduğu hayalleri bir akşam vakti batan güneşe emanet bırakmıştı, kimse bilmezdi bilseler de anlayamazlardı
... Nehanu
Gören gönül gözleriniz hiç incinmesin.Yüreğinize dolanlar güneşin doğuşu gibi aydınlansın hayatınızda ....
Yaşanmış-yaşanmamışlıklara; Keşke ve ah'lara inat; inadına tutunmak hayata ve herşeye hepsine rağmen yaşam-ak Sevgili Şair(e).
Bazen; çıkış yolu kalmadığı, yaşamanın işkenceye dönüştüğü, gerçekten mutsuz olunup, çaresiz kalınan anlarda istenilendir ölmek.. Sanki dertlerden kurtaracak gibi gelir.. Oysa neyi değiştirir? İnandığı şeyi sorgulamadan körü körüne inananı, cehaleti değiştirir mi? Oldukça kalın ve yüksek olan cehalet ve cahillik duvarını yıkabilir mi ölmek?
Hayatın, toplumun eksik yanları hüzünle, sitem ve bir o kadar da çaresizliğin getirdiği buruklukla düşmüş kaleme. Çok güzeldi 'Şiir'.
öylece sağır ve dilsiz!..
tam da burada vuruldum.
yürekten tebrik ve sevgimle can.