Kavgamın Mavi Sevdası
Sen yalnızca sevgiyi öğretirsin, biliyorum sevgilim.
Yalnızca şefkatle dokunur gözlerin ve onarırsın dünyalarımı; Güneş ışığında sararmak üzereyken elleri papatyaların… Yağmur damlaları gibi düşer sevgiyle beslediğin özenli kelimelerin. Susarak ta sevebilirsin… Mesafeleri aşarak ulaşır dalga dalga sesin. Sen görmeden resim yapan ressamlar gibi dokunursun yüreğime, bilirim… Sen aşksın, mavi, deli mavi Masmavi bir dokunuşsun yüreğime. Hiç incitmezsin, kırmazsın özgürlüğün belini suskun öfkelerinde. Sen kanatlandırırsın aşkı ve özgürlüğü. Kimileri yanlış öğrenmiştir bir kadını sevmeyi. Oysa sen… Sen kadını en az özgürlüğü sevdiğin kadar sever ve korursun… Bilinmişliğin o sıradanlığını siler atar kavgaların. Belki kavgalarla büyüdün bir eylül çocuğu gibi. Nasıl ki devrimlerde yıkılıyorken umutlar ve o parçalanmış umutların tohumları üzerinde inşa ediliyorsa kanlı bir gökyüzü… Her yenilgide umut varsa… Her şeye rağmen yaşamayı seviyorsan… Göğsündeki gelincikler dağılıyorken gökyüzünün kanlı şafağına. …. … Seni kavgalarım kadar seviyorum ve anlıyorum insan olmanın ağır yalnızlığını. Bunlarda geçer elbet… Elbet gülümseriz sıcak bir temmuz huzurunda mavi dalgalar dokunurken martıların kanadına. Öğreniriz öğretilen gülümsemenin ardında yatan o ölüm yalnızlığını. Öğreniyoruz… Öğreniyoruz dudaklarımıza kazınan tatlı tadın savaş zırhları gibi güç kattığını ruhumuza. |