Zarfa Sığmayan Mektuplar
Sensizliğin senfonisinde aldım ben onca yarayı
Yar Alı bileklerimde ki. Nemli nemli kan kokar bedenim Sevda tutar insanı Kalp bulantısı bu AŞK kusturur... Yollar yorulmuş gibi bir garip ses var tüm kıvrımlarda. Caddelerde can alıcı bir boşluk ... Bu gün yokluk sayımı mı vardı körelmiş ruhlarda. Bana bir masal anlat Destina ! Devrik cümleler kur mesela ’Sana Seviyorum’ olsun girizgahın... Hasret faslı has yanlızlıklara gebe Destina ! Vazgeçişlerimin arasına sıkışan tek kaybedişimsin Hayallerimde kaybolmaya yüz tutan anımsın. Ölümcül kalp rahatsızlığım var benim Destina ! Sigara paketlerinin üzerine yazılıp çizilenlerden değil Duygularıma sen-cil virüsler bulaşmakta Her seferinde sen krizlerine maruz kalmakta kalbim Çıkılmaz yollarda buluyorum kendimi Ümitsizliğin 4 yanımı sardığı başı boş sokaklarda Lütfen ara ve bul beni uçurum çiçeklerinin arasında. Yardım et/sen/e bana Destina ! Seni bağışla mesela yokluğuma Eylül’ün eşsiz ıslığı pencere ve kapı eşiklerinde beliriyor Ardı ardına boşalan kadehler içinde seni barındırıyor Zamanında saçlarının helal kokusuyla dolan ciğerlerim Kahrolası yaşlı bir yalnızlıkta harama bulaşmakta. Gümüş kanatlarım vardı benim ! Mutluluğa kanat çırpardı senli zamanlarda Kırıldılar bize yakışmayan müstesna sahralarda Korkulu senaryoların baş rolü mü göz kapakların ? Gözlerimde ki seni görmekten mi korkuyorlar yoksa. Sesime gel duyduğun yerdeyim Destina... Hani gökyüzü nerde yıldızlar ? Nerde o büyüleyen kokun ? Dalgalanmaktan usanmayan saçların Avuçlarımızda beliren huzur damlacıkları ,mesafeler yüzünden kurudular mı ? Düşlerimiz vardı oysa İsimlerimizin aynı davetiyede yer aldığı... Düştüler mi yoksa Destina... Balkonda ki fesleğenler kurumuş Perdelere is çökmüş... Masada 2 çay bardağı birisinin yarısı boş diğeri tam dolu Kahretsin geçmiyor sensiz, ne bir lokma ekmek nede bi yudum çay. Farklı illerde , farklı iklimlerdeyiz Ama aynı hasret yükü omuzlarımızdaki aynı özlem. Buğulu gözlerimizde , yağmur kokan bakışlarımız ele verir bizi Destina Oysa giderken sımsıkı tutmuştun ellerimden ’’Ağlamak yok ! Boşa akıtma göz yaşlarını sevgilim , mutluluğa sakla .’’ Diyerek gitmiştin , her gün gidişini yaşıyorum. Sen gittin gideli boşa akmıyor göz yaşlarım , avuçlarımda saklıyorum... Kayboluyor gözlerimde geceler Beni dahi göremiyorum , bende bıraktığın izler hafiften sızlatıyor Evet acı çekiyorum, ama göstermiyorum kimseye acımasınlar halime ! gösterişli aşklardan da uzak duruyorum... Canım seni çekiyor , tarifsiz özlemlere kapılıyorum. Hayal ediyorum kendimi avutuyorum. Ahh Destina ahh... Ötüşüne kurban olduğum dişi bülbülüm Göğüs kafesimden mabed yapmıştım sana Asude günlerin sona erişiymiş , gidişin... Kızgınım , tren istasyonlarına Kırgınım ; Giderken dur demeyen ,dilime uzanıp tutacakken kilitlenen ellerime Hoş-ça-kal derken duymazlıktan gelen kulaklarıma kırgınlığım. İliklerime kadar işlemişken sen Sensizliğe dargınlığım. Tercüman oluyor yalnızlığıma , yastığına sinen kokun Bir insan her gece sarılıp koklar mı Öpüp okşar mı yalandan yakan bir yastığı. İnandığın ilaha aç ellerini Destina Saf ve masumluğun gibi dile beni Günahlarından arın Kevser Irmağının berraklığında. Reva değil bu yaşadıklarımız inan bana. Aynı gökyüzünün altında buluşalım Saat tam seni ben geçerken Takaatim kalmadı umut saçan yarınlara Dön... Dön/Sen/e Destina , Destina ... Offf Destina offf ! Yine uyudun galiba. |