YAŞAYAN ÖLÜ...
Mahsumiyeti soruyorsun, işte o benim!
Güldüğümü merak ediyor, şaşırıyorsun, Son nidasıdır, son demidir yüreğimin. Bakma güldüğüme, hayasızlığımdan değil, Ağustos ortasında donmuş bedenimin Son tangosudur, yaşamışlığımdan değil. Senden ayrıldığım on yıl, Bana sor, Asırlar... Kabrin bana İrem bahçesi, yolu Kabe’nin, Yürüdüğümüz yollar, şimdi kapısı cehennemin. Mahmuslanmış at misali, şahlanmışlığımdan değil; Tüm renkleri unuttuğumdan, siyahı anımsatırlar Suçlarımın, cezalarımın, günah ve tövbelerimin Her Beyaza bakışımda seni görürüm, şaşkınlığımdan değil. Şeytan, melek, cennet, cehennem seni anlatırlar, Sen başlangıcı, senden sonrası biten sevgilerimin Bakıyor; göremiyorum, nefesim yaşamışlığımdan değil, Duyduğum Selalar seni hatırlatır, beni ağlatırlar. Sen olmayacaksın, kimse olmasın başında kabrimin Musalla taşındayım, hellalık vakti, yaşlanmışlığımdan değil, Zebaniler Cehennemden beni beklerler, sabırsızlar... Cehennemde olmaya razıyım, Bininci asırı sensizliğimin Sensiz yaşamak,yaşamak mı? Nihavet fasIlıdır bu sessizliğimin. Ali Bektaş / 08 Kasım 2011 / Ankara. |