DEVRİM, SEN, BEN VE ANKARA...
Seni ilk öptüğüm bulvar var ya
Şimdi ne yağmurvar, ne de kar Beton yığınları buz gibi üşütürdü Gözlerimiz aydınlatırdı geceyi Büyük bir aşktı sen ve ben Devrim marşları söylediğimiz Kızılay’da Che Guevera anıtı dikecektikAnkara’ya Devrim marşları kadar temiz aşkımızla Aşkımızın sırtına kaç jop izi kaldı Nereden bilecektik bir kara izi kalacak Bir yüreksiz ses ayıracak seni ve devrimi Devrim hayallerimiz, sen ve ben bir de karanfil Şimdilerde duymuyorum özgürlük marşlarını Ya ben yaşlandım yahut şimdiler yaşlı doğdu Unutmuş değilim sosyalist günlerimi Karla yoğrulmuş , yağmurla akıpak sevdamız Gibi Ernesto çığlıklarını da kesmiş olmalılar Şimdi Sıhhiye sensiz, devrimsiz, marşsız Yürümek bile zevk vermez oldu tek başıma Strazburg caddesinde Atatürk Lisesi tek başına Seni özlüyor, Devrim marşlarını özlüyor... Bende! Yağmur yağıyor, kasvet kara bulutlarda Taş mektep mahsun, göz yaşı akıyor saçaklarında Ağlıyor olmalı, Orhan Veli’nin anısı var göz yaşlarında Ankara sessiz, yetim, kimsesiz, çaresiz; sensiz ve bensiz Devrim yazıları yok duvarlarında, Ankara çaresiz Sonra ayaklarım beni Ulucanlara götürüyor, hükmedemiyorum Mahir bir ses karşılıyor, Deniz gibi kabarıyor yüreğim Darağacı her yer, Devrim şehitleri avlular, güvercinleri göremiyorum Kalede de eski tat kalmamış, sensiz Ankara’yı seyredemiyorum Nereden bileceksin bir kahpenin kahpe silahından Bir kahpe kurşun... Unutmadım gül rengi kanlar içerisinde Kucağıma yığılışını! İşte o an bitti aşkımız, sevdamız Kan damlıyor aşkımıza, elindeki pembe güle, tüm insanlara O zaman bitti Ankara, ondan beri söylenmiyor marşımız. Bakıyor um sağa, sola hatırlayan var mı seni ve devrimimizi Biçare bakış benimkiside, her beşer kendi işinde. Ateş değil, kor bir yana, külü bile kalmamış Naçar Ankara! Ali Bektaş / 15 Kasım 2011 / Ankara |
"Seksen çocuktuk
Eylüldü
Seksek oynandı
Senelerce
Oniki çocuktular
Eylüldü
Sektirmeden senelerce
Sek sek oynadılar
Alın çizgilerinde isimler vardı
Ve eylüldü
Ve sektirmediler
Ve çocuktular
Ve geceydi kurşun vuruldu"
Vuruluş o vuruluş, hala kendimize gelemedik. Saygılarımla.