İstanbul'da Arayış
Gri bir sonbahar gününe uyandım İstanbul’da..
Ters başladı gün; her zaman akşam olan ders, karanlık bir sabah’da oldu.. Toplum uzmanı hoca’nın toplum düşmanı gri dersiyle, kafam griyle doldu.. Onlarca genç insanla dolu derslikte; karanlık çökmüş dersliği, kenti aydınlatan da yoktu.. İki gündür cebimde beş yüz elli kuruşla, avareyim İstanbul sokaklarında.. Yüz doksan lira alacaklı olma düşüncesi de inandırıcı gelmiyor bu kentin yalnızlığında.. İndim Kadıköy’e; yokuş yukarı, yokuş aşağı dükkânların, vitrinlerin içlerinde arıyorum.. Örümcek ağları gibi karmaşık, her yönden gelip giden insanların içinde arıyorum Birbirine sarılan, sarılmayan; çoklu, yalnız olan; kadın, erkek herkesin ayrıntılarında arıyorum Düşünmeden konuşan, görmeden bakan, dinlemeden işiten farksız farklılığında arıyorum.. Aradıklarım içinde bakıyorum bulmuşlar sanki kadınlar kısa etek altına envai renkte ince çorap, göğüs yelkenli çekici görünmekte bulmuşlar. Erkekler vitrin mankenleri gibi cansız, içi dışından değersiz, bir dışa dönük sönüklükte bulmuşlar gri hayatlarının Aydınlığını.. Bir bayan öğrenci kesti yolumu, Unicef’in Dünya’da“İnsanlık namına” yaptıklarını anlatma adına; anlaşılan o da burada bulmuş aradığını.. Tek tek yapılanları anlattı, yapılanların var olmasının nedenin yapanlar olduğunu görmeden.. Göstermek istedim gösterdiğimi görmezden geldi; sordum aradığımı duymazlıktan geldi.. İndim iskeleye, Deniz kıyısına; İnsan dışında olan ne varsa başladım onlarda da aramaya.. Bu gün nedense bir başkaydı Deniz de, titriyordu; martılar kıyıdan uzaklaşıp içlere çekilmiş, uçuşuyordu ufukta.. Anladım ki arayacağımı; nerede arayacağımı, aramayacağımı.. Buldum Deniz ile Martılar da, arayacağım yeri İnsanın dışında arayacağım.. Erdem Uçan./28.10.11 |
onurlu ve güzel bir iştir bu