Tabut
Gözlerim kokuyor artık, kaç zamandır tabut içinde unutulmuş.
Öldü sanıp koydulardı, belirsiz bir zaman önce. Gözlerimin elleri yok ki, ne itebiliyor ne vurabiliyorum tabutumun kapağına. Gözlerimin dil’i yok ki, sesleneyim kokuma geliiin ! Kokmaya başlamış olmam, ölüme yaklaşıyor olmamdandır. Ama ben yeni doğmuştum tarihsiz zaman önce, tabut’a koyulmadan önce. Kokuyoruum kokumu duyan yok mu Erdem Uçan./ 20.02.13 |
(alıntı)
Ölmeden evvel ölmek; gerçekten, bu dünyada büyük bir lütuf, büyük bir saadet. Bilindiği gibi, insan, yerde iken gök gürültüsünden ürker, şimşekten korkar, yıldırımdan kaçar... Ama uçakla bulutları yarıp onların üstüne çıktı mı, artık güneşi bulmuş ve önceki korkularından kurtulmuştur.
Ölmeden evvel ölmenin sırrına erenler de, ölümü hayatta iken geçmiş, mahşere bu dünyada çıkmış, hesaplarını burada vermiş ve itaatkar bir kul olarak Hakka rücu etmişlerdir. Artık onları benlik duygusu boğamaz, çünkü ölünün benliği olmaz. Tabiat onları kendine celp edemez, zira ölünün tabiatla bir alış verişi kalmamıştır.
Selam ve dua ile...