YASAK
görülmez dikenli tellerce boğulmuştu gaspedilen düşleri
yasaklı gençlik yıllarımızın. yasak olarak gösterilmeyen yasaklarla yasaklanmıştı tüm yasaksız yaşam yürüyüşleri. beyaz sibirya korkusu eserdi, yüreklerimize sinsice inen, ve kara kıllı kırkayaklar geziyormuş gibi ürpertirdi derimizi. yasak denizlerdeki kızların bikinileri altındakilerden fazla kanayan şarkıların yanık kokan sözleri düşündürürdü bizi. çalıntı evrenlere uyduruk uzay gemileri göndererek hazla özgürlük sloganları atacak gezegenler peşindeydik sürekli. akıllı çocuklardık belki, ama itiraf etmek yasaktı birilerince, el’liğini yitirmiş eller, elden saymazlardı asla uzattığımız eli ve ayırdındaydık itilmişliğimizin yabancı bilinen bir bilince. bulaşıcı bir illetti dinlemek yasak iklimlerden gelen o sesi, dinamitleşmesini görürdük günbegün masum kırılganlıkların içimizi gıdıklar, dürtülerimizi kabartırdı, yasağın cazibesi ve kudururdu öç hissimiz dalgalanışıyla yabancı bayrakların. arka plana itildi hep gönül ocağımızda tüten hevesler, aşklar, tartmaz oldu hiç kimse vicdan terazisinde isyankâr benliğini. boşalttıkça boşalttı bizi bizden çığ örneği büyüyen yasaklar, ama ısrarla tartışanlar var bugün de yasakların gizemliliğini. aslında güzel şeyler, asla güzel oldukları için yasak değiller, ama yasak oldukları için, yasak şeyler güzel zannedilirler |