KANLI MÜREKKEP 2
Ketum bir ayrılık karşılar seni
Köşe başında bekleyen yar hayali değildir Acılı elemlerden kalma dökülen saç telim Irmaklardan akar gider Yalnız çiçekler ormanında Ağaçlar renksiz ve neşesiz Düş avcıları yorgun ve bitkin Vuramıyor hırçın kuşları hayallerim Sana bir türkü armağan ediyorum Sevdanın ağlayan nidası var içinde Ve sen varsın en acısı bu değil mi? Yanık güftelerden mahrum kalmaz merak etme Kurşun hafif kalır sözlerine Ve bu şiir gözlerine Yorgun dağların boz bulanık nehirlerine Çığlığı yetim kalmış dağ ceylanın Kuşatılmış imdadına aç kurtlar koşar her zaman Perdesi indirilmiş bir sinemanın Vizyona giren son filmidir Adı konulmamış aşklarımın yağmurunda Islanan bir mektuptur Bundan sonra sana yazdıklarım Kaldırım kenarı hüzünlerde Usuma düşen geceden kara gözlerin Mehtabıdır morfinli gecelerime Ay yine ıslak ağlıyor bugün Martılar hasta denizler suskun Akşamlar mumsuz aydınlığa duacı Belki gizlenmek istiyor kendi öz yarasından Kan damlayan sokaklarında Bir kent vurulur şakağından Dokunur kışlar gripli soğuklara Yağmur bulutlarından sökülür yaşlar Dağlar tüneller inşa ediyor korkularına Ve bir tanem mavi yakışmıyor denize Sen gidince Gözlerine yakıştığı kadar Ellerime gül yakışmıyor Sen koklamayınca Hayata anlam katan varlığın Yokluğuna yenilir Bana sadece yalnızlığa dokunmak kalır Her aşktan hediye hüzünlü bir ayrılık Vuslat başkalarının oyuncağı Bense ellerimde sapan taşı Hayatın gerçeklerine taş atıyorum Filistinli çocukların tanklara taş fırlattığı gibi Hürriyet için… Her şiirde kendi kalemimi kırıyorum Hüzün kırmızı bir mürekkeptir şiirlerimde Rengini kandan alır ilhamım Yüreğini kopardım gülün kanlı yaprakları elimde Artık uyandım Seni sevmek uyumakmış zamana karşı 28.04.2007 Hüseyin Özbay |
Yaralıyım bunu ben yapamam.
Tebrikler üstad.