Seher YeliBir yangının küllerinde buldum seni; Dört yönlü alev günler ortasında, Bilmem kaçıncı sarılışım terli coğrafyana. Şafakların derin inceliğinden Güneşin tepeden vurduğu öğle vaktine Nazlı kekliklerim ötüşür Namlulardan çalarak; Körpe, usul yüreğini Toprak tenli atımın sırtına ve yollara sürerek seni Bilmem kaçıncı yoruluşum Dicle boyunda. Oyy nazlı gelinim, Civanmert yüreklim, Bir nisan sabahında Kimselerin hatırlamadığı Serin ellerinden tutarak gemileri kaydıranın Tam beş yüz elli yedi yıl öncesindeyim Gökten dolu gibi yağan güllelerden Hala bir haber geçiyorum Siperden sipere İşte böyle benim ülkem, İşte böyle; Derelerinde yıkanan kekik Rize’de çay kıvamında sigaramın demi Güneşin kardeşi, toprağın kutsal adı, Anadolu... Kilim örgüsünden damlayan terinde, İlmek ilmek sevdalandım sana. Koşar adım Ha birde yavrumun, anamın adımı Saymadım daha kaç adım Bereketli bu kan deryasında, yüzyıl ötesinde izlerim. Ilgaz Dağları’nda sıra sıra basmakta geceye; Küçük, çatlamaya hazır ayaklarını ve hala sanki yüreğimden geçmekte; Kara Fatma’nın gıcır gıcır gıcırdayan kağnısının tekerleği Bir idam kendirinden çözdüm boğazını Bin Dokuz Yüz On Beş te, Seddülbahir’de; Cehennemin ortasında cennet çiçeği gibi Küllerimden fideledim; tırnaklarımla yavrumu Liman Paşa cehennem zebanisiydi Tırpanını kör eyledi göğsümde, Doğruldu, mübarek anaların beli Doğruldu işte bir coğrafya Güneşle santim santim gevreyerek Bitlis’te beş minarenin hatırına saklamadım kılıcımı Kini, sabır dalına asar türküm, Bütün sesimi yüklemişim yıldırım neferlerinin göğsünden Yeni bir destan yazıyorum çocuklara Mavi tren vagonlarının garip yolcusuyum Sıcak demir raylar üzerinde…. Kimi zaman, Malatya’da, Ergani’de ve Maden’de ırgalanarak Anamın can evi gibi, bereketli kucağından sorarım Harput’u Şair dizelerini gecikerek de olsa yücelttim ve yücelttim onuru ırmakların heybetinde çağıldaşarak Oğul çıkarma mevsimindedir arılar kara kovanlara Apak süt beyazından algın Damıtarak gökten maviyi Damıtarak yerden yeşili... Taze başak oldu işte bir coğrafya Güneşle santim santim gevreyerek. Oya Nehrinde Kitabelerin kokusu mendilimdeki Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar atımın nalındaki toprak Kirmen eğirmişim kıl davardan Sıtmaya açmış gözlerini bebeğimin üstüne, kıl döşekler Yağbasan’da bir yolcu düşün Karaurgan’ da Kar altında Sınar damarlarının cidarını Sarıkamış’a varana kadar Bilmem kaçıncı gününde zemherinin. Selam ederim her kavgadan sonra bir yol gidene Bir yol gelene Zulmün kanlı hançerini örseleyerek Gergefinde al yazmanın Edirne’den Kars’a Bir memleket düşleyerek.... ÜNAL YİĞİT 05.03.2010 |