DEVİNİP DURUYORUZYapaylığı sara sarmalaya içimize Gittikçe azalıyoruz kendimizden gittikçe Ne bir selam var Ne bir ışık eşiğimizde Kendi rüzgârında kırılan dal gibi Kalmışız anıların orta yerinde… Eskiden; komşu, eş-dost ziyaretlerine gidilirdi. Şimdi, uğrun uğrun geziyoruz sayfalarda. Gruplar oluşturup “Kuru kuru gadanı alayım, takır takır kurban olayım” Ağırlanıyoruz, bildik- bilmedik herkesle… Uçsuz bucaksız istek dolu heybemiz Yer kalmamış yüreğimizde Sevinci artırıp acıyı bölüşmeye Fırıldağı olduğumuz camın Devinip duruyoruz içinde… Tohuma durmuş yaralarımız Düşlerimiz masa üstünde. Bir sayfadan kopyalayıp Öbür sayfaya yapıştırıyoruz şıp diye. Cıvıltılı dost sohbetleri yitik, Çetleşiyoruz kekeme cümlelerle... Yüzünü görmeden âşık oluyoruz Elini tutmadan… Saklanmışız o camın ardına İşimize geleni ekliyor, Gelmeyeni siliyoruz tık diye… Baba! Sen bunları bilmezdin ölmeden önce. Annem de bilmiyor. Yeni öğrendim ben de. Tanımadığın kızım ve oğlum benden çok ileride… Bütün üzüntüm onların adına işte… ”Özünde erdem olmayanla arkadaşlık etme” derdin Birçoğunun gerçek adı bile bellisiz Kim erdemli bilmiyorum ki “at izi, it izine karışmış” bu yerde. Kimi dürtüyor Kimi olmayan şöhret peşinde Kısacası baba! Adı Facebook "Neyi arıyorsan sen o’sun" içinde… Meliha KAR |
Elini tutmadan…
Saklanmışız o camın ardına
İşimize geleni ekliyor,
Gelmeyeni siliyoruz tık diye…
Ellerine sağlıkgünün yarasına parmak basmışsınız.
Kutlarım yazan kalemi selamlarımla..