Yitik Çocuk Doğar KucağımaRuhun ötelerinde Sonsuzluk sesinin aksi Göğsüme çarpıp dönerken geriye Ufkun çizgisi kaybolur gözlerimde Yorgun günün iç çekişleri Çıplak güneş, bırakırken ellerime Vaktin darlığı Sancılı rüzgâr estirir başımda Gökyüzünün rengi solar Akşam Yitik bir çocuk doğurur kucağıma Kan deryasına bıraktığım kuluçkalar Döllenir yatağımda Umutsuzluk Kuru soğana sığınmış Hayatın acımasızlığını, kurak mevsimlerin Açlığında doldurur heybeme Konuşan dil ortadan yarılır Çatlar dudak Susuzluğun kavurduğu topraklarda Asırlardır bedene yapışan kene Kan emer kan kurutur Siyah vücuda sığınmış iskeletleri Döker ellerimde yeryüzüne Sancılı buluşmalar Döngüsüz ayrılıklara gebe kalır Açlık iki damla gözyaşını kıskanır Dişi kadının kucağında ölür siyah bebek Yorgun dünya aç bedende susar Gül bakışlı Ana Utancından çatlak toprakların yarığına sokulur Yıldız ülkelerinde maviler karanlığa çöker Ve İbrahim yüreğimizin dehlizlerinde Putları kırar Nemrut sırtlanlarıyla hazırlar ateşini Cehennem narında zebanilere yem olur İnancımız ötelerin ta ötesinde Zümrüdü Anka düşer Kurak esmer topraklara Utancından çatlaklara sığınmış gül bakışlı Ana Yeniden dirilir yeryüzüne Umutsuzluk deryasında umut gemileri yüklenir Tayfasız yol alırken uzak ufuklara Nice siyah çocuklar doğurur ellerime ........................... ......................... Dünya üzerinde açlıkla boğuşan insanlara adanan bu şiirimi günün seçkisine layık gören edebiyat defteri sitesi yönetimine ve seçici kurula sonsuz teşekkürlerimi sunarım...Saygılarımla |