Merhaba dilan,
Çay karası gözlerinde bir soluk demlendiğim,
Sırma saçlarında tel tel dolaştığım,
Yalın ayaklı, nasır tutmuş ellerinde hayatın gerçeklerini bulduğum,
Garip sevdamın baş tacı, merhaba.

Sana dökemediğim içimi, satırlara kusuyorum şimdi bilesin,
Bakışlarında mabet, duruşunda endam,
Hayat dolu köylü güzeli dilan,
Sana bakmak, oturup iki satır karalamak,
Hayata senin gözlerinle bakmak, inan bir başka dilan.

Bakmalara kıyamadığım,
Al yazmanın ardındaki güneş yüzlü dilberim,
Güneşim, ay karanlığındaki mabedim,
Bir hoyrat el uzanmış sana, töre demiş susmuşsun,
Koklamaya kıyamadığım sen, ellerin olmaya gidiyorsun ha.

Sus anlatma, anlatırken kıyamam yıkılmana,
Başın eğilmesin, yüreğin bürülmesin,
Hatırla, bir yeminimiz vardı ikimizin,
Hani; ölümün uzanan elinden başka bir ele, uzanmayacaktı ellerimiz,
Kor ateşler yakmayacaktı aşk ateşimizden başka yüreğimizi.

Kar, ender yağar bu topraklara,
Sen gideli sustu rüzgârın uğultusu,
Gökyüzü bile ağlamaz oldu yokluğunda,
Sensiz şafak olmaz oldu, yaz geceleri esmez oldu sensizliğin sabahına uzanırken,
Sensiz cehennem buralar, bilesin dilan.

Unutmam deme sakın,
Çifte davullar kırıldığında,
Zılgıtlar, figan feryada karıştığında unutmalısın,
Eskiyi kaldırıp hayatın tozlu rafları arasına bırakmalısın,
İsyan etmek istediğinde, tozlu hatıraları çıkarıp nefretini kusmalısın,

Yokluğunda buralar harabe sanki
Ruhu alınmış kemik yığınından farksız,
Gidiyorum işte dilan, gidiyorum,
Ve bilmelisin ki; terk ediyorum bu toprakları,
Gidiyorum ardıma bakmadan, buraları terk ediyorum, dilan.


ZÜLKÜF KILIŞÇI