Suyun Yongası IIIzordur öteli olmak yaşamı omuzlayan bakışlarla ya da ötenin ta kendisi her savaşın bizzat tanığı yahut namluya gül uzatan küçük adımlar tarihte yazmaz benim parmaksız ve dilsiz bir çocuk olduğumu üstü çizilmiş ve boğazlanmış dillerden az çok güne sızan orta çağ kalıntısı aşkların derin yarasından gülümsemek ve çiçeğe durmak bahar sabahında inadına gözyaşlarından bulut, her çocuktan bir güneş doğurmak dünyanın kucağına ve gülü oldurmak için şiirle sulamak kayaları bilirsiniz her dal anaç bir ülkeye benzer kuşların yorgun kanatlarına ve havalanır sınırsız gökyüzüne özgürlüğün çığlık çığlık çizgileriyle geride kalan siyah bir kenttir ve yoksun aşklaşmış dudakların ateşinden asıl beni o zaman görmelisin böğrümde usulca sızlayan bir kılıç yarası ve rüzgarla savaşan bir atın korkunç naralarıyla geçerim ölü kuytuları türkümü tırnaklarımla yazarken bir gazelin kavruk ve kahırlı ayasına beni tek koruyacak şiirdir yani hiç anlamadığım dillerde yorumladığım kendim... uzun uzun yürümeli şimdi ırmaklara ve ulamak için damlayı suya bu düğüm hangi çocuğun zorlu yazgısında kutsanmış bir bayrak gibi durur sonra bir şey daha var tanımlayamadığım sessizlik boşluğun intihar didikleyicisi dizilmiş mor mor boncuklar gibi yaşamlar enine boyuna çarşılara bir yandan gizli bir bahçede kaybolurum yalnızlığa çatılmış gün batımları çözülmüş avuçlarımdan bir ay kesiği kanaması ulurda ulur neredesin ey erinç çırılçıplak uzanıp aynı sularda durulansaydık seninle... Onsekiz Temmuz İstanbul__Ünal Yiğit |