ŞIRA TADINDA
kavun kokusuna sarılı çocukluğum
söğüt dalından bir düldülle yanına gelir bağbozumu şıranın burukluğundan geçip erir altın eylül kıyar güle kan ter acıları içime damıtır aşkım nefesinde gizli yürekte bir tohum eski defterlerden sızmış gözyaşına ıslı kokunla demlenmiş hinlik kök salmış sevgiye yollara koyulan ayrılık misafir bir küstümotu susmalara saklı pervaza biriktirdiğim gözyaşı kararan kalbimi sular gülüşün bahar bulutu yerine içim ürkek bardaktan boşanırcasına acı döner yılan hikayesine annemin sızıları dindiren tül cibinnikli şefkati Ağustos 2011 /Ankara |
Şiir, genel yapısıyla iyi ama birkaç yere takıldım:
kokunla demlenmiş ( hinlik)*
kök salmış sevgiye
'Hinlik', yüze gülüp arkadan dolap çevirmek... Kurnazlık, gibi. (hinoğluhin...)
Buradaki bağlamını çıkaramadım. Sevgilinin kokusu... Hinlik'le tezat sanki.
Hinlik yerine > 'incelik' (ya da 'vefa', benzeri bir şey. Olumlu, güzel.)
* *
yollara koyulan ayrılık
misafir bir küstümotu
susmalara saklı
pervaza biriktirdiğim (gözyaşı)*
'Gözyaşı' yerine, başka bir şey. Çünkü 3.bölümde de var 'gözyaşı'. Tekrardan kaçınmak.
Belki 'özlem' ya da 'hasret'... gibi bir şey.
***
içim ürkek
bardaktan boşanırcasına (acı)*
'Acı' yerine, başka bir şey: 'Bun' ya da 'kahır'... gibi bir şey. "Acılar", ikinci bölümde var. (Tekrar olmasın)
*
(döner yılan hikâyesine)*
annemin sızıları dindiren
tül cibinnikli şefkati
"döner yılan hikâyesine" ?
Anne şefkatinin, yılan hikâyesine dönmesi'ni de pek algılayamadım.
Anne(ler) -çoğunluğu- sevgilerini, şefkatlerini hiç esirgemezler. Sürüncemede bırakmazlar. Yılan hikâyesine döndürmezler.
Bence, belki şöyle bir bitiş:
yok artık
annemin sızıları dindiren
tül cibinnikli şefkati
***
Ya da:
annemin sızıları dindiren
tül cibinlikli şefkati uzak
------------------------------------------------
**
"kavun kokusuna sarılı çocukluğum
söğüt dalından bir düldülle yanına gelir"
--
Dost,
Şiir de öyle,
Şıra tadında...