Aşkın Bir Başka Hali
Ateşten gömleklerimi giyinirdim ben
Sense duvarlarınla karşılardın selamlarımı, ’Duvarların, büyüttüğün dünden güne’ Bu bende ki bilmem aşkın hangi halidir Yüz yıllarımı verirken bir çiçeği güldürmek için sinende Ne zaman fethe çıksam eksik kalmış yanlarımı Çareyi kendimi kaybetmekte bulur, Günahlarımı, ahlarımı hissederim gözlerinde... ’Oysa sen, en mahrem hallerinle gizlenmişken karanlığından dünyanın, Ki seni saklayan o koca surlara söverim sıkça, Hükmü kalmazdı sana sevmeyi anlatmanın...’ Öyle bedbaht, perişan bir kraldım ki ben... - çıplaklığından utanan- Sor ki ne utanırsın ey fani, Utansın seni, onca doğmadan ölmüş hayali, Çıplak bırakan... Ben yakındıkça büyürdü surların senin... Sonra ben sana kızar, Kızdıkça daha çok severdim seni... Ve ben ne zaman kızsam, Tarumar ederdim sevdiğim bütün şehirleri... Bu bendeki aşkın hangi halidir bilmem, Ne zaman sevdalansam sana, Gördüğüm her güzel şeyde seni ararım... Ne zaman seni bulamasam, Senden geriye kalmış her gülüşüne bir kez daha sevdalanırım. Oysa sende bilirsin, Bu bendeki aşkın bir başka halidir. Kimsenin bilmediği, Kimsenin görmediği. Beyhudedir bütün telaşlarım, Sana seni anlatışlarım. ’Sen böylesine gizlenmiş, Yerleşmişken altına o koca sevdanın, Ki seni saklayan o koca sevdama söverim sıkça, Hükmü kalmazdı sana sevmeyi anlatmanın...’ Kelkit - 2011 |