İBRAHİM'İN BALTASI
akşam iş dönüşü ekşimiş sulardır
sırtında kamburlar yükselen şehir akacağı yer yok, gök istemez akşam bir gövdede yalnızlık dişlerini çiğnemiş doksan birler dersimde tuz serpmişler çivilere, yürütülmüş ortaçağa acı, İbrahim’in baltasını delmiş kalbine girmiş bir putun kendine geldiğinde ağzında ekşimiş sularmış tende surlar kılıçlar tarihin bütün ateşleri gece, keşfedilmiş bir yanılgıdır caddeler iş yerleri ışıklı yapma bahçeler tanrının yüce bir yalanıdır kalınca beton gerçeğine şehir uzaklara bakmak yeniden olmakmış sabah arda dökülen suların sesinde evde, gazyağı ışığında çoğalan resmi gölgeler uykuda kabus-kabus etlenince.. yüzüne bir anlam aramaktan vazgeçmek ayakların gidebildiğini hatırlatır yalnızca ve her şeye gözlerini hayatla yıkamadan bakmak birden olmazlığı doğurur,savaşmak bir,ya gitmek? sabah boş bir göbeğe kurulmuş bir zulüm sarayıdır şehir krallığın ilk günleri biraz daha renkli ve kudurgan uzaklara bakmak yanılgıdır,anlamış kendinden kaçamadığı gecelerde İbrahim’in çocukluğu yapışmış alnına yürüyüşlerde yüzü anlam bulmuş sorgularda ağzında ekşi sular tükürmüş,kanatmış dudaklarını,emmiş,gülmüş şimdi göğe kalkan yumrukların önünde bir türküdür tutturmuş oy! Hewal ‘’dersim dört dağ içinde’’ LOKMAN KURUCU - MURAT YANÇ |
Düşündürdü dizeler,,, verilen mesaj mükemmeldi,, yazan kaleminiz ve gönlünüz hep çağlasın,,,