Bir Mevsim Daha Yandıdaha kaçkez dövecek bu günül dizlerini anne neden öğretmedin bana en yalancı mevsimin aşk olduğunu koşulsuzca sığındım hırçın sevdalara ellerimde kar suları eridi hüzün yazıyor kalemim şimdi satır aralarında aleyhime kelimeler kışkırtıyor beni aldırmıyorum ama ne kadar umut varsa boyadım maviye yeni tohumlar saçtım yarınlara varsın bir başak tanesi daha yakın dursun toprağa ah anne nasıl bırakırım şimdi kendimi sevdanın aziz kolllarına gök gürlüyor aniden çatlıyor sanki bulutlar yıldızlar bile ürperiyor uzaktan bakışlarım biçare yollar yıkılıyor üstüme göğün erişilmez boşluğundan her sabahın erkeninde çiy düşüyor çiçeklerime rüzgar hüznü fısıldıyor kulağıma penceremde sonbahar uğultusu kavraması zor bir küle dokunuyor yüreğim gözlerimde bir aşk buğusu sanki her şey onu taşıyor bana düğümleniyor heceler boğazımda sessizliğin karanlık serinliğinde üşüyor ellerim sancılara düşüyor gecelerim iki büklüm adı usulca sığınıyor unutulmuşluğun gölgesine ne çizeceğim ben şimdi aşkın tuvaline esir düşmüş gülüşüm kopar al bu yüreğimi anne savur beni sayfa sayfa nefes gibi uzaklaşan zamanlara birkez olsun konuşamadım ki Tanrı’yla gerisi boş bir rüya ne gülüp geçebildim hayata nede sustum gözlerinde düş yanığı uykumun kanat ucu günden güne göğnümekte yine seherin dansı başlıyor sabaha ılık bir rüzgar vals yapıyor söğüt dalında ve o an bir ateş düşüyor yüreğimin kenarına bak yine her şey onu taşıyor bana kıyamıyorum şimdi kırmızıya bakmaya ve o kırmızı dudaklarıma kadar tırmanıyor gül sıcaklığında bıraktım kendimi güneşin kucağına yeniden doğdum yumuşak bir bebek gibi yağmurun doğallığında asude bir el uzandı sorgusuzca yandı bir mevsim daha değişmez bu cehennem yangını her kıvılcım taşıyacak onu bana ah anne söyleseydin ya öğretseydin bana en yalancı mevsimin aşk olduğunu... |
ah anne
söyleseydin ya
öğretseydin bana
en yalancı mevsimin aşk olduğunu...... ( kaybetmeden kazanmanın müthişliği anlaşılmazmış , belki o yüzden söylememiştir )