GÜNEŞ HALAYA DURURKENSineme çarpan bir rüzgârdı Unutulmuş bir köşe başında Adı silinmişti dillerden yokmuşçasına Kalbimin bozkırında kaybolan Umutsuz bir aşk mıydın sen? Mendilsiz vedalara sahneydi Buğulanmış hüzün yatağı gözlerim Bir kafesti kirpiklerim yaşlarıma Cevap oldun kalbimin sorularına Kaybolmuşken gizemin labirentinde Deniz fenerinin loş ışığında Bir ateş böceği misali aydınlığımdın Bana yol gösteren pusulam mıydın sen? Ben kimim diye sordum kendime Aynada seni gördüm Ben kimim diye sordum sûretine Gözlerinde beni gördüm Midye kabuğuna akıttım sessizce İçimde yetişen zakkumun zehrini Sana inci olarak dönsün diye Yüreğimi aşkıyla arındıran mıydın sen? Ve yaralı yüreğim ansızın açtı Senin sonsuz sevgine kapılarını Güne bakan tarlasında temizledim Günahkar sevdalardan kirlenmiş yüreğimi Güneş halaya dururken |
UMUT ve DOSTCA