Kumsalın üzerinde uzanan gökyüzü evrenden daha büyüktü Kumların yüzeyinde ay ışığı oynaşıyordu güneş gibi değildi bakamıyordunuz bile…
Beyaz uzun bir elbise vardı orta yaşlı, esmer tenli kadının üzerinde dudağının kenarında kırık bir tebessüm gözkapakları davul gibi şiş gözleri iki ince çizgi gibi asılı kalmıştı yüzünde…
Nefret etmek isterken aşık olduğu, tapındığı insandı o!
Uzağında durmaya çalıştıkça ateş böceği misali, ateşine koşmuş kaçmaya çalıştıkça, gölgesine sığınmıştı farkında olmadan yaşam halkalarını onun çizdiği eksende bütünlemiş
hüzünlü bir aşk şarkısında düğümlenmişti dilleri...
Ya şimdi! Az ötesinde duran adamda kimdi?
Elleri metal bir cismin üzerinde öfkesini kusuyordu zalimliğinin çatal dili…
Bir el silah sesiyle dehşetle dalgalandı orta yaşlı, buğday tenli kadının bedeni kumsalı, barut ve kan kokusu sardı
Uzun ve yumuşak ışıklardan oluşan gözyaşları döküyordu gökyüzünde donan ay
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ateş Böceği şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ateş Böceği şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Aşk bu mu? dedirtti...
Tebrik ve sevgi ile...